Tarih: Aralık 2007

Gazete/Dergi: Roll

PJ HARVEY

White Chalk

(Universal)

PJ Harvey hakkında bugüne kadar bildiklerimizin hiçbiri bizi bu albüme hazırlamamıştı. Harvey ne daha önce piyano çalmıştı ne de sesini bu tiz tonda kullanmıştı. Ama Blur’un Damon Albarn’ı gibi çizgisini radikal bir biçimde değiştirip yine mükemmel albümler yapabilen olağanüstü sanatçılardan biri PJ Harvey. Şunu söylemek de çok yanlış olmaz bir yandan: Harvey zaten her albümünde bir öncekinden farklı bir şeyler yapmıştı, dolayısıyla bu değişim o kadar da sürpriz değil. Evet ama bu kez değişim gerçekten çok daha radikal. Bir defa Harvey’nin önceki albümleri her zaman moderndi, şimdi ve burada yaşayan bir kadına aitti. Oysa “White Chalk” Viktoryen dönemin gotik romantisizmine sahip. Sanki “Uğultulu Tepeler”in kahramanlarının dünyasında geziniyoruz albümü dinlerken. Sözler itibariyle fazla bir bütünlük arzetmiyor albüm, ama bazı şarkılarda aynı temaları bulmak mümkün. Asıl müzikal açıdan bu albümü bir süit olarak tanımlamak doğru olur. Bir tür konsept albüm bu. Bazen melodi değişse de ton o kadar aynı kalıyor ki, ayni şarkı devam ediyor gibi hissedebiliyorsunuz. Albümün açıklaması zor yanları da var. Mesela çok Avrupalı, çok İngiliz bir albüm olmasına karşın, banço ve mızıka (ağız armonikasi) gibi fazlasıyla Amerikan folkunu çağrıştıran enstrümanlar da sırıtmadan yer alabilmişler. Sözlerin temasında “kürtaj” ön plana çıkıyor. Garip, bu yılın en iyi filmlerinden biri olan ”4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün”ün de teması kürtaj. Kürtaj yılı yaşıyoruz. PJ’in başından bir kürtaj olayı geçti mi bilinmez. Kimi eleştirmenler, “şarkı sözlerini otobiyografik sanırsanız çok yanılırsınız” mealinde sözler söylemişler. Nasıl bu kadar kendilerinden emin olduklarını bilemiyorum. Her neyse, üst üste üç parçada kürtaja ve doğmamış bir çocuğa göndermeler var. Bu şarkıların en öne çıkanı “When Under Ether”. Şarkı belden aşağısı çıplak yatan bir kadının duygularından, düşüncelerinden söz ediyor “İçimde, doğmamış ve kutsanmamış bir şey, etere (havaya) karışıyor / göçüyor bu dünyadan öbürüne”. Bir sonraki parça olan “White Chalk”da da “karnımda doğmamış çocuğumuzla” Dorset’in (PJ’in memleketi) falezlerinde dolaşan bir kadına rastlıyoruz. Akabinde “Broken Harp”ta da PJ “karnımı deşiyor metal bir şey” diyor. Sondan bir önceki şarkı olan “Before Departure” tam bir intihar notu havasındayken, finaldeki “The Mountain” bir kartalın gözünden savaşan bir askeri gözleyerek başlayıp, askerin vurulup yere düşmesinin ardından onun kendisini aldatan sevgilisine dair düşüncelerine geçiyor. Eh, daha karanlık temalardan söz etmek güç anlayacağınız. Hatta bir eleştirmen Bonnie Princess Billy demiş PJ Harvey için. Bir diğeri de albüm için Emily Dickinsonvari demiş ki, bu da BPB’nin son albümünde etkisi görülen bir şair. Büyük dehalar benzer düşünür ve aynı bateristle vani Jim White’la çalışır. Evet ya, White çalıyor “White Chalk”da. Bunun ne demekolduğunu Dirty Three, Smog, Bill Callahan ve BPB dinleyenleri bilir. Kendisini hiç ön plana çıkarmadan, bir caz bateristi gibi çalıp da rock dünyasının içinde yer alabilen ender bateristlerden biri White. Lafı fazla uzatmadan son olarak şunu söyleyeyim. Şarkılar tek tek kusursuz “White Chalk”da, ama kısa bir albüm olmasına rağmen bazen aynı tonda söylenen şarkılar insanı yorabiliyor. Yine de… “White Chalk” bir başyapıt. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com