Tarih: Temmuz 2004
Gazete/Dergi: Roll
PJ HARVEY
Uh Huh Her
(Universal)
PJ Harvey’nin “Uh Huh Her”den önceki 2000 tarihli son albümü “Stories From The City, Stories From The Sea”, Harvey standartlarında çok neşeliydi. İlk kez ana tema ayrılık değil, birlikteliğin keyfiydi. Ayrıca daha pop bir sound’u vardı ve bu nedenlerle daha geniş bir kitleye hitap etmişti. Ama PJ Harvey’de biz aşkın imkansızlığını sevmiştik; onun karanlık yüzüydü bizi cezbeden. “Uh Huh Her”, adı gibi “Hah işte bizim PJ” dedirtiyor. Anlaşılan Harvey, şarkıcı/sinema yönetmeni ve oyuncu Vincent Gallo’yla aşkı bitince kabuğuna çekilmiş ve iç hesaplaşmasını yapmış bu albümle. Davul dışında bütün enstrümanları kendisi çalmış ve kaydetmiş. Albümün kitapçığındaki farklı dönemlere ait bütün fotoğraflarını da kendisi çekmiş. Tam bir içe dönüş ve tefekkür hali CD’nin kitapçığından başlıyor. Şarkıların hepsinde olmasa da bazılarında da sürüyor.
Gallo hakkında bildiklerimiz pek tekin bir adam olmadığı. Narsisist ve sağcı (Bush’cu)
olarak tanınıyor. Belki yanılıyoruz, ama birçok şarkı ona dair gibi geldi. Üç şarkıda şizofreniye değinmeler var. Mesela “The Rise and Fall of Mr. Bad Mouth”taki şu dizeler: “Mutsuz bir çocuktun /…Bana söylediğin her sözcüğün / Kafanın içinde konuştuğunu duyduğun seslerden kaynaklandığını söylediğinde…”
“The Desperate Kingdom of Love”da ise yine benzer bir şekilde şu dizeler yer alıyor: “Aşkım, hastalıklı bir çocuktun /…./ Gözlerinin arkasından bana bakan başka biri var”. Ve son şarkı “The Darker Days of Me & Him”de yaşananların adı daha net konuyor: “Bir ülke özlüyorum /…./ Nevrozun / Psikozun / Psikanalizin/ Ve hüznün olmadığı”. Ve “kendimi toparlayıp / bir şekilde yola devam edeceğim” diye bitiriyor Harvey. “Shame”de ise yaşadıklarından duyduğu utancı dile getiriyor: “Senin için ateşe atılırdım /…/ (Şimdi) sadece utanç duyuyorum / Utanç aşkın gölgesidir”.
Sonra tipik Harveyesk arıza kadın öyküleri var “Uh Huh Her”de. “Rid of Me” dönemini çağrıştıran “Who the Fuck”da “Çek pis ellerini saçlarımdan / Ne halt ettiğini sanıyorsun” diye bağırıyor distorte bir sesle. “Pocketknife”da ise evlenmek istemeyen genç bir kızı anlatıyor: “Evlenmek için çok gencim / Çakımı görebiliyor musun?/ Benden ‘karı’ olmaz /…/ Derdim kalbini kırmak değil / Sadece kendi bütünlüğümü korumaya çalışıyorum”. Elinde tefiyle, son derece kız bir sesle söylediği bu şarkıda Harvey köşeye sıkıştırılırsa, çakısını kullanmaktan çekinmeyecek muhtemelen bir çingene kızını anlatıyor.
Albümden çıkan ilk single “The Letter” da son derece açık cinsel metaforlar var: “Kaleminin kapağını çıkar/ Zarfı ıslat/ Yala ve yala ve yala”. Albümün en iyi şarkılarından biri olan “The Slow Drug”ın neye dair olduğu ise adı üstünde. Algıların bulanıklaştığı bir ruh halini minimal bir düzenlemeyle çok başarılı ifade eden bir şarkı bu. “No Child of Mine” ve “The End” ise birer dakikalık süreleriyle birer haiku gibi. Gallo’ya ithaf ettiği “The End” zaten son derece Gallovari bir şarkıcık. Gallo’nun etkisi akordeon kullanımında da kendini gösteriyor. “You Come Through” ve “Shame”le birlikte akordeon sesi duyduğumuz üç şarkıdan biri bu. Yanılmıyorsak ilk kez bu albümde akordeon kullanıyor Harvey. Bu enstrüman girdiği her şarkıya çok şey katmış.
Albümde bazı şarkıların zayıf, yeterince işlenmemiş kaldığını da söylemek gerek: “Cat on the Wall” ve “To Bring You My Love” dönemini hatırlatan “It’s You” bunlardan ikisi. Ama PJ Harvey bu albümde yeni, çok daha sade, çok daha az teatral bir ses bulmuş. Hem sözleri, hem de çalma / söyleme tarzıyla Bonny ‘Prince’ Billy’yi hatırlatan “The Desparate Kingdom of Love” albümün en iyi şarkısı ve bu yeni sesin de habercisi. “Uh Huh Her” iyi bir albüm. PJ Harvey değişmeye devam ediyor ve gelecekte bizi daha da iyi şeyler bekliyor gibi görünüyor.