Tarih: Bahar 1992

 Gazete/Dergi: Pamukbank Genç 

Video-clip’ler uzunca bir süredir televizyon kanallarında önemli bir yer kaplıyor. Hemen hemen sırf clip’lerden oluşan çok sayıda program izliyoruz. İlk akla gelenler ‘Video Müzik Türkiye’, ‘Dünya Listelerinden’, ‘Genç Çizgi’ ve ‘Tele Müzik’. Bu programların yanı sıra, sırf ara doldurmak amacıyla da clip’lerden bolca yararlanılıyor. Birtakım denemeler olsa da Türkiye’de clip üretildiğini söylemek ise henüz mümkün değil. Clip’ler çoğunlukla Amerikan yapımı. 

ABD’de yalnızca clip’ler, diğer reklamlar ve küçük müzik haberleri yayınlayan bir kanal var: 24 saat yayın yapan bu kanalın adı MTV (Music Television). Dire Straits’in ‘Money for Nothing’ adlı şarkısında Sting’in ‘I Want My, I Want My MTV’ diye yana yakıla istediği kanal da o kanal. Clip’ler aslında birer reklam. Reklam programları içinde yayınlanmasalar da müzik şirketlerinin ürünlerinin (plak, kaset ve disk) satışını artırmak amacıyla hazırladıkları reklam filmleri. Hem televizyon kanallarının hem de müzik şirketlerinin karlı çıktıkları bir ilişki bu. Müzik şirketleri bu reklamları yayınlatmak için para ödemiyorlar. TV kanalları da ücretsiz aldıkları clip’leri müzik programı olarak yayınlıyorlar, yani onlar da bedava program sahibi oluyor. Tüketicilerin de aynı derecede karlı çıkıp çıkmadıkları ise tartışma konusu.

Video-clip’ler (Amerika’da daha çok ‘müzik videosu’ terimi kullanılıyor) yalnızca kasetlerin vb. satmasını sağlamıyor. Kendileri de bir pazarlama ürünü. Yalnızca bir yan ürün olmasına karşın Michael Jackson’ın ‘Thriller’ adlı clip’inin yapımını anlatan belgesel 450 bin satarak tarihin en çok satan ikinci video kaseti olmuş. Thriller’ı çeken John Landis’in yanı sıra Nicholas Roeg, Bob Rafelson ve Andy Warhol gibi saygın yönetmenler de clip yönetmeye başladılar. Bugüne kadar reklam filmi çeken ya da televizyonda çalışan yönetmenler sinema filmi yönetme düşleri kurarken şimdi eğilim biraz tersine dönmüş durumda. Warhol’un dediği gibi şimdi ”Herkes müzik videosu yapmak istiyor!”.

Bu yeni fenomenin önemi ve özellikleri üzerine çeşitli görüşler var. Farklı bakış açılarına göre, eskiden yalnızca bağımsız film yapımı ve video-art’la sınırlı olan avant-garde’ın kendine özgü estetik olanaklarını genişleten yeni bir araç; kitle iletişimindeki görsel-işitsel ilişkileri yeniden tanımlayan, müziğin ve görüntülerin yeni bir bileşimi; pop müzik endüstrisini kurtaran yeni bir pazarlama aracı ya da çocukların ruhunu zehirleyen şiddet yüklü yeni bir sado-mazoşist görüntüler kaynağı olarak değerlendirilmekte.

Film Quarterly dergisinin yazarlarından Marsha Kinder’a göre bütün bu bakış açıları doğruluk payı içerse de, bu yorumları mümkün kılan ve temelde yatan olgu göz ardı edilmekte. Müzik videosu televizyonda var olan kodları daha görünür kılmaktadır. Clip’ler (MTV programları) televizyonun, bu medyayı sinemadan ayıran kendine özgü yanlarına ışık tutan bir model sunar. Bu modelin iki alanda -televizyonun ideolojiyle ve rüyayla ilişkileri- çok önemli sonuçları var.” diyor Kinder. 

Ticari televizyonların tümünün olduğu gibi video-clip’lerin de temel işlevi ürün pazarlamak. Nick Browne ise ‘TV Metninin Siyasal İktisadı’ adlı yazısında ”TV programlarının asıl, reklamların ise bunu zaman zaman kesen ikincil metin olarak gösterilmesine karşın, bunun tersi de doğrudur, çünkü programların nasıl işlevi ticari mesaja uygun bir ortam sağlamaktır” diyor. Kinder da benzer bir biçimde TV istasyonlarının asıl işinin program üretmek değil, reklamcılara (en ucuz maliyetle) seyirci sunmak olduğunu ileri sürüyor.

Video clip’leri Kinder üç temel kategoride değerlendiriyor: Pop geleneğiyle uyumlu biçimde sanatçının performans sırasındaki kaydını içeren performans clip’leri; bir mini film biçimindeki anlatı clip’leri ve müzik sanatçılarını da içerebilen ama zaman ve mekanda süreklilik göstermeyen bir dizi alakasız imgenin yer aldığı rüya benzeri clip’ler. Performans ya da anlatı clip’leri bütünsellikleriyle başka clip’lerden ayırd edilebilirken, belirli bir odağı olmayan rüya benzeri clip’ler televizyonun temel yapısını ortaya koyuyor: Yalnızca geçici ve yanıltıcı bir yan ürün olarak yapısal bir birlik oluşturan, sonsuz bir görüntüler zinciri. (Gergedan’ın Haziran 1988 sayısında aynı yazıdan söz eden Aydın Uğur, Kinder’ın anlatı (narrative) ağırlıklı olarak adlandırdığı tarza ‘concept video’ demiş ve Kinder’ın concept videolarla gece düşleri arasında benzerlik kurduğunu ileri sürmüş). Rüya benzeri bir yapı, hızlı kurgu, seyirciye dolaysız hitap etme TV reklamlarının da kullandığı görsel yöntemler. Kinder clip’lerde bilinçli olarak bu yöntemlerin kullanıldığını çünkü bu hızlı tempolu görsel üslubun okul öncesi yaştaki çocukların bile ilgisini topladığını ileri sürüyor. Clip’lerin rüyalarla benzerliği, seyircinin izlediği imajları içselleştirmesine yol açıyor. Seyirci özel yaşamında TV’de gördüğü ve içselleştirdiği bu imajların temsil ettiği ürünleri satın almaya yöneliyor. Clip’lerdeki gerçeküstü görüntüleri ise Bunuel filmlerinde temsil edilen ve burjuva ideolojisini yıkmak yönünde radikal bir strateji olan modernist gerçeküstücü aklımdan ayırmak gerekiyor. Tersine bu post-modernist pop gerçeküstücülüğü, rüyaları, tüketimciliği destekleyici biçimde kullanıyor. Aynı derginin bir başka sayısında yer alan Blaine Allan imzalı yazıda ise clip’lerin müzikal filmlerle benzerliği üzerinde duruluyor. Allan, Kinder’ın anlaşılabilir bir tavırla müzik videolarının görüntülerinin heterojenliği üzerinde durduğunu ama belirleyici nitelikte olan ses ve müziğin işlevini ve önemini küçümsediğini ileri sürüyor. Birkaç istisna dışında, sanatçı ya da sanatçıların performans sırasında görüntülenmesi, clip’in tek bir şarkıdan oluşması ve müziğin sürekliliği müzik videosuyla müzikal filmlerin şarkı içeren bölümleri arasında büyük bir benzerlik oluşturuyor. Sanatçının statüsünün önemi de bir başka benzerlik konusu.  Pop müzik clip’lerinde filmin yapımcısı ya da yönetmeni belirtilmiyor. ‘An American in Paris’ ya da ‘Singin’ in the Rain’ gibi filmlerden söz ederken de Jerry Mulligan veya Don Lockwood değil Gene Kelly önem kazanıyor. 

Müzikal filmlerdeki şarkı bölümleri gibi, video clip’ler de televizyonda bir geçiş aracı işlevi görüyor. Clip’lerini yapımında başlangıç noktasını her zaman müzik oluşturuyor. Video clip’ler müzik ve görüntünün eşzamanlı ilişkileri üzerine kurulu. Paula Abdul’ün ‘Straight Up’ ve Jody Watley’nin ‘Real Love’ adlı clip’lerini inceleyen Allan, iki sanatçının da kamera ve ekran aracılığıyla gözgöze ilişki kurduğu seyirciye doğrudan ‘sen’ diye hitap ettiğini belirtiyor. Çoğu TV programı gibi clip’ler de kişiye özel yayın yapma duygusunu veriyor ve müzikallerdeki şarkılar gibi seyirciye sorgusuz paylaşacağı bütünselleşmiş, bir örnek bir deneyim sunuyor. Müziğin sunduğu bütünselleşmeye ek olarak, iki örnek de kendilerine özgü bir birliğe sahipler ve alışılagelmiş televizyon programlarından ayrışıyorlar -tıpkı müzikal filmlerdeki şarkılı bölümlerin radikal bir görsel üslup farklılığıyla müzikal olmayan anlatı bölümlerinden ayrıştığı gibi. 

Kaynaklar

  1. Film Quarterly, Spring 1990, Blaine Allan, ‘Musical Cinema, Music Video, Music Television’.

 2- Film Quarterly, Fall 1984, Marsha Kinder, ‘Music Video and the Spectator: Television, Ideology and Dream’.  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com