Tarih: Haziran 2002

Gazete/Dergi: Roll

DAMON ALBARN, AFEL BOCUM & FRIENDS

Mali Music

(EMI)

Şahane bir albüm “Mali Music”. Hem kendime şaşırıyorum bu albümü bu kadar beğendiğim için, hem de Damon Albarn’a, böyle bir albüm yaptığı için. Albarn’ı ilk tanıdığımızda sadece Blur’ün başındaydı ve gıcık mı gıcık bir adamdı. Hâlâ bu özelliğini koruyorama artık sadece böyle tanımlamak olanaksız onu. Gıcık, ama kalbi doğru tarafta biri. Şu söylediklerine bir bakın; Albarn’ın gıcık yanı konuşuyor: “Blur’dekilere, isterlerse başarılarımı ve sattığım plak sayısını kıskanıp çatlayabileceklerini, isterlerse de mantıklı davranıp bir sonraki Blur albümü için attığım temelleri takdir edebileceklerini söyledim. Nerede ekmek olduğunun farkındalar.” (Mojo, Mayıs 2002) Çüş yani. Ama aynı Albarn şunları da söylüyor: “Gorillaz filminin müziğini Ortadoğu’dbir yerde kaydedeceğim. Bunu gerçekten çok istiyorum çünkü 11 Eylül’de olanlar korkunç olmasına rağmen, biz Batılıların başka kültürlere karşı ne kadar küstah olduğunu da gösterdi bana. Kıçıma tekme yemiş gibi oldum.” Aynı Albarn bunları söyleyen. Malili müzisyenler karşısında kendisini yarı profesyonel hisseden de. “Buena Vista Social Club”ü izledikten sonra “Ruben Gonzales gibi piyano çalmak uğruna her şeyden vazgeçebilirdim” diyen de. Malililer de Albarn için “çalmasını pek beceremiyor ama kalbi doğru yerde” deyip bağırlarına basmışlar. 

Albarn bir kültürel programla gitmiş Mali’ye. Ama baştan Malili müzisyenlerle birlikte çalışmayı şart koşmuş, sadece gezip görüp kültürünü arttırmayı kabul etmemiş. Sekiz gün kalmış Mali’de ve 40 saatlik müzik kaydıyla Londra’ya geri dönmüş. Yani hemen hemen bütün vaktini müzik yaparak geçirmiş orada. Sonra Londra’da bilgisayarının başına oturup şarkıları şekillendirmiş, eklemeler yapmış, yeni şeyler yazmış. Bantlar geri Mali’ye gönderilmiş ve bu kez Afel Bocoum üzerine okumuş şarkıların. Sonra Albarn Londra’da tekrar üzerinden geçmiş ve bu albüm oluşmuş. Sonuç, bu çalışma tarzından beklenmeyecek kadar bütünlüklü, akıcı, kısaca çok güzel. Bu hem bir dünya müziği albümü hem bir dub albümü, kimi zaman elektronik veya ambient da denilebilir. Eleni Karaindru’nunAngelopulos için yaptığı muzikleri hatırlatan şarkılar da var ”Mali Music”te. 

Blur’ün Brit-pop döneminde de dünya müziği yaptığı söylenebilir. Yerel bir müzikti o da elbette, ama dünya hegemonyası iddiasındaki bir yerel müzikti. Ve de sevimsiz bir dışlamacılık içeriyordu. Belki bu da Amerikan pop’unun egemenliğine bir karşı çıkış olarak hoş görülebilir.

O zamandan bugüne Damon Albarn inanılmaz bir değişim gösterdi. Önce Blur kendi kapılarını açarak çok daha iyi bir topluluğa dönüştü. Damon hızını alamadı, film müzikleri yaptı, Michael Nyman’la çalıştı ve Gorillaz’ı kurdu. Gorillaz’la Grammy’lerde en iyi rap albümüne aday gösterildi. Ve şimdi de dünya müziğini içeriden değiştirmeye soyundu. “Mali Music” çünkü Malililerin müziği olduğu kadar, Londralı Damon Albarn’ın da müziği. Bu albümün David Byrne’ün ya da Peter Gabriel’in yaptıklarından farklı bir yanı var. Bu albüm üçüncü dünya destekli bir Batılı albümü değil. Tersi de değil. Bu yeni bir şey. Bu belki de kelimenin tam anlamıyla dünyanın müziğinin bugün nasıl olması gerektiğini gösteren bir örnek. Yerel ve evrensel. Bob Marley’nin reggae’si kadar organik dersek abartmış oluruz, ama içimden öyle demek geliyor. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com