Tarih: Ocak 1999
Gazete/Dergi: Roll
Liz PHAIR
Whitechocolatespaceegg
(EMI / Kent)
Bu diyarda pek yankı yapmadı ama, 1993, Amerika’da Liz Phair’in ilk albümü “Exile In Guyville”in yılıydı. 1974’ten beri hiçbir kadın sanatçının albümü Village Voice dergisinin Amerika’nın seçkin eleştirmenlerinin oylarıyla oluşturduğu Pazz & Jop listesinin tepesine yerleşmemişti. Joni Mitchell’in “Court and Spark”ından 20 yıl sonra, hem de ilk albümüyle bu başarıya ulaşan ilk kadındı Liz Phair. Sadece Village Voice değil, hemen hemen bütün Amerikan dergilerine göre yılın albümüydü “Exile In Guyville”. 1974’ün yıldızı Joni Mitchell, 1971 tarihli “Blue” albümüyle ruhunu bütün çıplaklığıyla ortaya sermiş ve bir anlamda “itirafçı şarkı yazarlığı”nın öncülüğünü yapmıştı. Phair, “Exile In Guyville”le itirafçı tarzı güncelleştirmiş, yaptığı “şok” açıklamalarla 90’lara taşımıştı. Çağımız itirafların, ifşaatların, talk show’ların çağıydı: Derdine derman bulmak, tutkularını, acılarını açıklamaktan geçiyordu. Bir başka bilinen gerçek daha vardı; o da “pis” konuşmanın veya yazmanın, temiz kalmanın bir yöntemi olduğuydu.
Liz Phair “pis” konuşan iyi aile kızıydı. Phair’in evlatlık oluşu da belki ona pis konuşmada daha bir rahatlık sağlamıştır. Playboy’un bir zamanlar oluşturmak isteyip de çok da başaramadığı şehvetli, seksi komşu kızı imajı Phair’e cuk oturdu. “Flower” adlı şarkısında yakışıklı bir delikanlıyı cinsel obje olarak kullanan, çocuğun kişiliği değil çüküyle ilgilenen, o çükün içinde bir pervane gibi dolaştığını hayal eden bir dominatrix’ti. “Oral seks kraliçen olacağım”, “Çükün morarıncaya kadar seni sikeceğim” gibi sözler daha önce bu kadar rahat, bu kadar doğal bir şekilde ve bu kadar sıradan bir kız tarafından söylenmemişti. Phair “kızlar kendi aralarında nasıl konuşuyorsa öyle yazdım” diyordu. Doğruydu herhalde ama mübalağa şok olundu. “Fuck and Run”da (Sik ve Kaç) ise bu kez cinsel kurbandı Phair, düzülen ve terkedilen, sabah erkek arkadaşının nereye gittiğini merak eden kadındı. Hem yırtıcı ve yırtık hem de mazlum ve muhtaçtı; ezcümle bütünüyle postmoderndi Phair.
1994’te pek beğenilmeyen “Whipsmart” adlı albümünü çıkardıktan sonra iyi aile kızı iyi bir evlilik yaptı; kısa bir süre sonra bir oğlu oldu. Cinler çıkarılmış, şeytanlar kovulmuş, gökten üç elma düşmüş müydü?.. Tam adını unutmak üzereydik ki, 1998’de “whitechocolatespaceegg”le geri döndü Phair. Beklenebileceği üzere, yaşamındaki değişimler müziğine yansımış. Albümün adı bile oğlunun kabak kafasına gönderme yapıyormuş. Kapak fotoğraflarında da makyajlı, yüksek topuklu ayakkabılı, daha olgun bir kadın görüntüsü var. Oysa “Exile..”da ağzını iştahlı bir şekilde açmış yan çıplak bir Phair vardı. Makyaj sadece Phair’in yüzünde değil, müzikte de belirgin. Bu albümün sound’u çok daha cilalı, çok daha yontulmuş (produce edilmiş diyeceğim ama kendimi frenliyorum; bunun Türkçesi nedir?). Kötü değil ama daha mesafeli ve daha soğuk. Phair yetenekli bir şarkı yazarı. Hiçbir şarkı için kötü demek mümkün değil. Hepsi melodik, iyi işçilik içeriyorlar. Ama çok da sarıp sarmalamıyorlar. Yine kışkırtıcı sözleri olan kimi şarkılar var. “Johnny Feelgood”da Phair’in kahramanı kendisine uygulanan cinsel şiddetten keyif alıyor. Eski şeytanların yerine yenileri gelmiş gelmesine de, bunlar daha terbiyeli şeytanlar. Albümün en iyi parçası “Headache” de Phair, “Beni evine götürebilirsin ama hiçbir zaman senin sevgilin olmayacağım” diyor. Albümün duygusunu da çok iyi yansıtıyor bence bu sözler. “Whitechocolatespaceegg”i eve götürüp keyifli zaman geçirebiliyorsunuz ama sevgiliniz ol muyor.