TARİH: Ocak 2009
GAZETE/DERGİ: Birgün
Frost/ Nixon eli kanlı bir başkanı sempatik gösteriyor. Emin olabiliriz ki, 35 yıl sonra da George Bush’u da biraz cahil ama sevimli gösteren Amerikan filmleriyle karşılaşacağız…
‘Frost / Nixon’ seyretmesi eğlenceli bir film. ABD başkanı Richard Nixon, Demokrat Parti’nin merkez ofislerini dinlettiği ortaya çıkınca uzun süre direndikten sonra istifa etmek zorunda kalmıştı. Ama suçunu tam olarak itiraf etmemiş, özür dilememişti. Nixon, Bush’la benzer özellikler gösteren eli kanlı bir politikacıydı. İktidarı döneminde bir milyondan fazla Vietnamlı öldürülmüştü. Kamboçya ve Laos’un her birine atılan bombaların miktarı II. Dünya Savaşı’nda atılan toplam bomba miktarından fazlaydı. İçerde de baskıcı bir politika izlemiş, rakiplerini ve muhalefeti sindirmek için elinden gelen pisliği ve şiddeti ardına koymamıştı. Ama tabii ki mesela bir yamyam değildi. Yemekte çocuk yemiyor, bakire kanı içmiyordu. O da insandı sonuçta. Kompleksleri olan, acı çeken, kıskanan…
David Frost ise ünlülerle (daha çok sanatçılarla) yaptığı talk-show’larla tanınan İngiliz bir televizyon şahsiyeti. Frost, Nixon’ın istifasını televizyondan izlediği günlerde, mesleğinde parlak günlerini arkada bırakmış bir durumdadır. Nixon’la bir röportaj ayarlarsa, kariyerinde bir sıçrama yapacağına inanır ve teklifini yapar. Önerilen paranın yüksekliği ve Frost’un pek de dişli bir rakip gibi gözükmemesi gibi nedenlerle, imajını da düzeltmek isteyen Nixon röportaj teklifini kabul eder. Böylece bir boks maçını andıran 4 rauntluk söyleşi maratonu başlar. Kendi parasını riske atan ve bilmediği bir alan olan politikada dövüşen Frost sempatimizi kazanan “biraz ezik ama cesur, inançlı ve girişimci” karakter rolündedir. O girişimci ve risk alıcı ruh ki sistemi, Amerikan yaşam biçimini var eden değil midir? Maçı o ruhun sahibi kazanacaktır kazanmasına da Nixon da kazanacaktır bir yandan. Dişleri sökülmüş, ısıracak hali kalmamış biri artık kötü olamaz, olsa olsa acıklı olur. Nixon da sonuçta bir halk çocuğudur ve hayali bir sahnede (yani gerçekte böyle bir olay olmamıştır) bir akşam vakti kafası iyiyken Frost’u telefonla arayıp hem ona meydan okur, hem de onla sınıf dayanışması yaşamak ister. Frost meydan okuma seçeneğini işaretler.
SEMPATİK AMA ELİ KANLI BİR BAŞKAN!
Film elleri kanlı eski bir başkanı yıkayıp yağlamasa da en zararsız haliyle göstererek, sempatikleştirir ve kabul edilebilir hale getirir.
Emin olabiliriz ki, 35 yıl kadar sonra Bush’u da biraz cahil ama sonuçta sevimli gösteren Amerikan filmleriyle karşılaşacağız. Filmin en bulanık ve bence kabul edilemez karakteri ise Frost’un sevgilisi Caroline Cushing (Rebecca Hall). Meşhur “Emmanuelle” filmi de düşünülecek olursa, 70’lerde uçaklar, olgun meyvalar gibi koparılmayı bekleyen kadınlarla doluymuş. Frost uçakta tanıştığı Caroline’ı hayat arkadaşı olarak seçer ama kadıncağız film boyunca gülümseyerek dolaşmak dışında bir şey yapmaz. Bir süs eşyası gibidir film boyunca.
Ne geçmişi, ne de kendine ait bir hayatı olan… Evet, bütün bunlara rağmen “Frost/Nixon”ı tavsiye ederim. Bir tiyatro oyunundan uyarlama film, politik kaygılarınızı bir kenara bırakmasanız bile, iyi oyunculuğu (özellikle Nixon’da Frank Langella)ve mükemmel işçiliğiyle tatmin ediyor