TARİH: 10 Şubat 2006
GAZETE/DERGİ: Birgün
Meraktan adam öldürenlerin şarkıcısı: Johnny Cash
‘Sınırları Aşmak’ şöhretinin ilk günlerini ateşleyen değişik karakteri ve insanlar üzerinde bıraktığı etki bugünün rock, country, punk, folk ve rap starlarına kadar bir yeteneğin de ortaya çıkmasında ön ayak olan Johnny Cash’in yaşamını konu alıyor.
Orijinal Adı: Walk the Line Yönetmen: James Mangold Oyuncular: Joaquin Phoenix, Reese Witherspoon, Ginnifer Goodwin, Robert Patrick Türü: Biyografik Müzikal Dram Ülke: ABD
Johnny Cash için country müziğin en önemli ismiydi desek yanlış olmaz. Ama Cash tipik bir country şarkıcısı değildi. Tamamen kendine özgü bir sesi, söyleyişi ve enstüman seçimi vardı. Mesela Klasik country enstrümanı bancoya pek yüz vermez, slide gitar kullanmazdı. Cash’in persona’sı da birçok karşıtlığı içeriyordu. Ona country’nin John Wayne’i diyenler vardı ama bir farkla ki, Cash kendi sahnelediği westernin hem kızılderilisi hem de kovboyuydu; hem günahkarı hem de vaiziydi. New Deal Amerikası’nın deneysel çiftliklerinden birinde yetişmişti ve orada edindiği değerleri yaşamı boyunca şarkılarında yansıttı. Aslında geçen yılın diğer müzisyen biyografisi “Ray”le, “Sinirleri Aşmak” arasında önemli benzerlikler var. Ray Charles da Cash gibi Güney eyaletlerinden geliyordu, o da kardeşini yitirmenin travmasını aşmakta güçlük çekmişti, o da ünlü ve zengin olmuş, kadın hayranlarıyla (groupie) zevk-i sefa yaşamış, uyuşturuculara alışmış ve sonunda kendini toparlamayı bilmişti.
Cash’in öyküsü de benzer bir rota izliyor. Folsom Hapishanesi’nde verdiği ünlü konserin kulisinde başlayan film bir geriye dönüşle sanatçının çocukluğuna bağlanıyor. Ağabeyinin kaybı ve babasının sevgisizliğiyle travmatik bir çocuklauk yaşıyor Cash. Askerliğini yaptığı Almanya’da Folsom Hapishanesi’yle ilgili bir film izliyor ve bu film en ünlü şarkılarından birine ilham kaynağı oluyor. Cash Outlaw yani yasadışı country denen bir alt türün temsilcisi aynı zamanda. Outlaw’lar adi suçlu ya da kader kurbanı dediğimiz insanlarla özdeşleşiyorlar. Cash’in Folsom Prison Blues adlı şarkısı da sırf ölmesini seyretmek için bir adam öldüren yaşadığı bir karakteri anlatıyor. Camus’nün “Yabancı”daki kahramanıyla motivasyonları benzer bir kahraman yani. Düzenle uyuşamayan ama çatışmasını politik bir çizgiye çekecek araçlardan da yoksun yabancılaşmış karakterler bunlar. Cash’in sözünü ettiğimiz şarkısı ona Elvis Presley’i de keşfeden efsanevi plak şirketi Sun’ın kapılarını açıyor. Ardından turnelerde geçen bir hayat başlıyor. Ama Cash kendi dünyasını kavramaktan uzak bir kadınla evli ve iki çocuğu var. Konformist bir hayat sürmek isteyen eşi için Cash’in hayatı katlanılabilir gibi değil. Hoş, kadına fazla bindirmenin anlamı yok, Cash’in de pek iyi bir aile babası olmadığı aşikar. Kendi babasından çok çeken, ona kendini bir türlü beğendiremeyen Cash’in de çocuklarına babalık yaptığını film boyunca görmüyoruz.
Birlikte turnede
Bu ortam içinde Cash, kendisi gibi country şarkıcısı olan ve birlikte turneye çıktığı June Carter’a aşık oluyor. Ama June da evli ve Cash’i uzun süre belirli bir mesafede tutuyor. Bir kadın için bu terimi kullanmak ne derece doğru bilemeyeceğim ama June da bir anlamda kendi ailesi tarafından iğdiş edilmis durumda. İyi bir şarkıcı olmadığına ailesi tarafından inandırılmış ve bu yüzden işi komedyenliğe vurmuş June. Bir yandan June’un aşkıyla yanan bir yandan da turne hayatının stres ve zorluklarıyla baş etmeye çalışan Cash amfetamin içeren haplara bağımlılık geliştiriyor. Uzun süren bu dibe düşüş dönemi filmde oluşum öykülerini izlediğimiz (filme adını veren) “Walk the Line” ve “Ring of Fire” gibi klasik şarkılarının da yazımına ortam sağlıyor. June’la Johnny’nin sonunda birbirlerine kavuştukları ise bilinen bir gerçek.
Hassas denge
“Sınırları Aşmak” hassas bir dengede durmayı başaran bir film. Çok kolay klişeler batağında boğulabilecekken bir şekilde yüzmeyi beceriyor. Aşırı duygusallaşmıyor ve inandırıcılığını yitirmiyor. Oysa benzer bir öykü anlatan “Ray” bu günahların hepsini işleyen çekilmez bir vakaya dönüşmüştü. Oyuncuların başarısı ise bütün övgülerin ötesinde. Hollywood’un laf edilmeyecek bir yanı varsa o da oyuncuları. Johnny Cash’te Joaquin Phoenix ve June Carter Cash’te Reese Witherspoon çok çok iyiler. Bütün şarkıları kendilerinin söylemesi çok riskli bir tercih ama iki oyuncu da o kadar iyiler ki profesyonel şarkıcı olmadıklarına inanmak güç. “Sınırları Aşmak” genellikle yarıda bırakmak istediğimiz filmlerle dolu olan biyografi janrına yeni bir soluk getirmeyen ama materyalini iyi değerlendiren bir film.