TARİH: 19 Mart 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün
Türkiye’de gazeteci olmak
‘Press’ son Antalya Film Festivali’nde yarışan filmlerden biriydi ve ikincilik anlamına gelen bir jüri özel ödülüyle de döndü festivalden. Filmin festival gösteriminde göze batan teknik sorunları da halledilmiş galiba. Filmi daha sonra izlemediğim için bu konuda bir şey söyleyemiyorum ama Antalya’da bu sorunlarını çözmüş olarak yarışsaydı keşke. O zaman, rahatlıkla yarışmanın en iyisiydi diyebilirdim. Film hakkında şunları yazmışım:
“’Press’ teknik olarak yetersiz olmasına rağmen iyi bir film. Özgür Gündem gazetesinin Diyarbakır bürosu çalışanlarının yaşadıklarını anlatıyor ve 1990’ların başlarında geçiyor. Diyarbakır’da gazetecilik yapmanın son derece güç olduğu bir dönem bu. Türkiye o yıllarda gazeteci ölümlerinde dünyada hep başa oynuyor. Faili meçhul cinayetler özellikle Güneydoğu’da sıradanlaşmış durumda. Jitem ve Hizbullah terör estiriyor güney-doğuda. İkisi de devletin örgütleri. Devlet işlediği suçları teşhir edenlere karşı da suç işlemeye devam etmiş. Karanlık güçler önce dayak ve tehditle Kürt gazetecileri sindirmeye çalışmış. Başarılı olamadığı zamanlarda da enselerine kurşunu sıkmış. […..] ’Press’ bu karanlık dönemi anlatırken, kimi zaman seyirciyi güldürecek kadar komik de olabilmiş. Trajedinin en koyusunun ortasında yine de güldürmeyi başarabilmek çok müthiş bence. Gazete çalışanları çelişkileri olan farklı karakterler olarak ete kemiğe büründürülmüş. Yan rollerdeki bazı oyuncular (yaşlı büfeciyi ve polis komiserini canlandıran sanatçılar) göze batan bir teatrallikten kurtulamamışlar ama diğer oyuncular gayet iyiler. ‘Press’in ödül alacağını sanmıyorum ama hak ettiğini düşünüyorum.”
Bugün gazeteciler sokak ortasında kurşunlanmıyor. Neyse ki hukuk devleti olduk. Şimdi ‘bağımsız yargı’ uygarca yok ediyor, yok etmek istediklerini. Ne ilerleme! Press’i kaçırmayın!