Oyunun dönüştürücü gücü
Pelin Esmer’in yeni belgeseli, bir tiyatro oyununun oluşma sürecini ve kadınların bu süreçte geçirdiği değişimi anlatıyor. Mersin’in bir köyünde günlerini tarlada, evde ve bitmek bilmeyen işlerde çalışarak geçiren 9 kadın, tiyatro yapmak için bir araya gelir.
Oyun Yönetmen: Pelin Esmer Oyuncular: Ümmüye Koçak, Ümmü Kurt, Behiye Yanık Türü: Belgesel Ülke: Türkiye
Mersin’in Aslan Köyü’nde yaşayan kadınların tiyatro yaptığını duyunca yönetmen Pelin Esmer soluğu bu köyde almış. Kadınlar ilk oyunlarını sahnelemişler ama oynadıkları oyun onları çok tatmin etmemiş. Daha kendi hayatlarına yönelik bir oyun sahnelemek istiyorlarmış. İşte bu ikinci oyunun, yani “Kadının Feryadı”nın ortaya çıkış sürecini gösteriyor bize “Oyun” filmi. “Oyun”un bir kusuru varsa bize bu ilk oyundan söz etmemesi. Bu bilginin verilmemesi filmin lehine tabii ki, olan bitenin ilk kez yaşandığını düşünen seyirci “Oyun”dan daha fazla etkileniyor. Ama bu bilgi bir sır değil, sonuçta ben de filmin basın bülteninden öğrendim. Yine basın bülteninde, Esmer filmini “kurmaca ile belgesel arasında” diye tanımlıyor. Bilmiyorum, belki de işin kurmaca kısmı, gösterilenlerde değil de gösterilmemesi tercih edilendedir.
Köylü kadınların tiyatro sahnelemeleri başlı başına mucizevi bir şey. Onca iş güç bir yana, tiyatro kültürünün kilometrelerce uzağında yaşayıp bu fikre gönül vermek, gönül vermekle kalmayıp hayallerini gerçekleştirecek inancı bulabilmek inanılır gibi değil. Köyde tiyatro fikrini ortaya atan ilk isim Ümmüye Koçak olmuş.
Ümmüye Hanım hayatta zaten sürekli farklı rollere büründüğünü, kah ev hanımı, kah ırgat, kah dadı olduğunu düşünürken köy okulunda sahnelenen bir piyes izlemiş. O zaman hayallerinde bir tiyatro oyunu sahneleme fikri oluşmuş. Bu fikrini arkadaşlarıyla paylaşmış ve ekip “kadı” olmaktan dolayı yaşadıkları sıkıntıları, okutulmamalarını bir tiyatro eserine dönüştürmeye başlamış. Bu oyun yazma, prova yapma ve sonunda oyunu sahneleme süreci üç kişilik bir film ekibince kaydedilmiş. Ama sadece “oyun” süreci değil gördüklerimiz; kadınlar bize hayatlarından kesitler anlatıyor, kocalarıyla olan sorunlarından söz ediyor ve bir yandan da gündelik hayatlarına devam ediyorlar. Erkekler de bazen kameranın odağına oturuyor, karılarının bu girişimini biraz korkarak ama engel çıkarmayarak izliyorlar. Korkunun temeli de cinsel kıskançlık: “Ya karıları meşhur olup, başka birini bulursa?”
Köy kadınlarının çabası
Oyun zamanı yaklaştıkça ekibin gerilimi de yükseliyor ve daha önce rastlamadığımız tarzda sert tartışmalar yapmaya başlıyorlar. Egolar çarpışıyor yani. Ama sonunda her şey iyi bir finale bağlanıyor ve “oyun” sahneleniyor. Bütün rolleri kadınların üstlendiği naif ama sevimli bir tiyatro oyunu bu. Doğrusu Pelin Esmer çok iyi bir film çıkarmış. Film baştan sona kendisini ilgiyle izletiyor. Köylü kadınların sınırlarını aşma, yaşamlarını dönüştürme çabasını ve bunu da başarmalarını izlerken heyecanlanmamak mümkün değil. Hayatta rol yapmanın yerinin gayet farkında olan bu kadınlardan, Pelin Esmer oldukça doğal performanslar çıkarmayı çok iyi başarmış. Onların zaten doğal olduklarını düşünmek bana yanıltıcı geliyor. “Oyun” şu ana kadar festivallerde oldukça başarılı oldu. En son Uluslararası Trieste Film Festivali’nde “En İyi Belgesel” ödülünü kazandı. Sırada daha birçok festival var. “Oyun”u kaçırmayın derim. Bakarsınız gaza gelip siz de hayatınızı değiştirecek önemli adımlar atmaya başlarsınız. Perdeye yansıyanların böyle bir gücü var çünkü. Aslanköylü kadınları. selamlarken bu vesileyle geçmiş kadınlar gününüzü de kutlarım.