TARİH:  18 Mart 2006

GAZETE/DERGİ: Birgün

Et, kemik, ruh ve acı

Yönetmen: Reha Erdem Oyuncular: Ali Düşenkalkar, Işıl Yücesoy, Köksal Engür Türü: Dram Ülke: Türkiye 

Korkuyorum anne: Ali’nin (Ali Düşenkalkar) annesi yok. Keten’in ise (Turgay Aydın) babası. İpek’in (Şenay Gürler) doğacak çocuğu babasız büyüyecek. Çetin (Ozan Uygun) sünnet edilmekten çok ama çok korkuyor. Aytekin (Aydoğan Oflu) ise askere gitmekten. İpek akademi sınavlarını kazanamazsa ne yapacağını bilmiyor. Ali’nin babası sağlık uzmanı emeklisi Rasih (Köksal Engür) Keten’in annesi terzi Neriman (Işıl Yücesoy) mahallenin kasabı (Bülent Emin Yarar) ise küçük iktidar odakları olarak her şeyi bildiklerini sanıyorlar ama sorunları çözebilmek bir yana sorunun ta kendisi olduklarının farkında bile değiller. 

Hepsinin bedenleriyle de dertleri var. 

Örneğin şimdi kalkıp, Ali desek, bir kaza geçirmiş ve hafızasını yitirmiş, babasını bile hatırlamıyor; ama özellikle de hatırlamadığı kişi, babası! Ali ayrıca bazen kolunu hissetmiyor. 

Neriman sürekli hapşırıyor, köpeği Çakır’a alerjisi var. Aytekin’in eli titriyor. Ümit tam sınav öncesi ayağını burkuyor. Keten hala geceleri altına kaçırıyor. İpek ise kocaman göbeğiyle, tek başına hamileliğini yaşıyor. Peki ya Keten? O da, kendinden yaşça büyük İpek’e aşık. İpek ise kendisini hamile bırakan adamın telefon tacizlerine maruz kalıyor; adam, çıkıp hediye ettiği yüzüğü geri istiyor. 

Bunlar yaşanırken Ali, Ümit’e aşık oluyor. Ama Ali de başka türlü bir çocuk, yitirdiği hafızasıyla yeni doğmuş bir bebek gibi. Zaten hafızası yerindeyken de hayatta bir baltaya sap olabilenlerden değil. Aytekin’in aşkı Zambak ise ‘adamı donunda sallar’ denen tipte, yaşça geçkin bir hatun kişi… 

‘Korkuyorum Anne’, böylesi ‘dolu’ karakterler eşliğinde, ağır soruları neşeli bir üslupla soruyor. Filmin iyimser gibi görünen finalinde bile, Ali ile Keten birbirlerine tutunarak, dengelerini bulmakta güçlük çekerek dar bir tepede kalakalıyorlar. Evet, Herkes birbirine sonunda kenetlenmiş gibi ama acaba gerçekten de öyle mi? İşte filmin bu zor sorulara -hayata kolay bir cevap vermediği de açık. Hem, insan nedir ki (filmin ilk adı buydu)? 

Et, kemik ve ruh ve de sosyal ilişkiler… Ancak Reha Erdem ve tüm kadrosu, “Korkuyorum Anne’ ile bu kocaman temanın altından büyük bir hafiflikle kalkıyor. Çok yaratıcı bir kurgu ve müziğin yerinde kullanımıyla. Ve her türlü övgüye layık bir ekip oyunculuğuyla. 

Tüm bu vasıflara sahip “Korkuyorum Anne” nin, bugüne kadar katıldığı hiçbir festivalden eli boş dönmediğini ve hem oyuncularına, hem de kamera arkasındaki ekibine çeşitli ödüller kazandırdığını da hatırlatmak zamanı artık. 

Hem aslolan filmdir; eleştirisi nedir ki? Bizimkisi türevsel bir uğraş. Onun için siz en iyisi filme bakın. Erdem’in yeni başyapıtını çok seveceksiniz. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com