TARİH: 20 Nisan 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün
Geçmiş geçmez!
‘Mutluluğun Peşinde’ evlat acısı yaşayan bir çifte dair ince gözlemlerle dolu, iyi oynanmış bir film. Keşke biraz daha duygusal olmayı göze alsaydı…
Evlat acısı temasını ele alan çok sayıda filmden Von Trier’in ‘Deccal’iyle ilgili yazımda söz etmiştim. Neredeyse bütün büyük yönetmenler bu büyük acıyla bir şekilde uğraşmışlar. ‘Mutluluğun Peşinde’nin çifti dört yaşındaki oğullarını kaybedeli sekiz ay olmuş. Ama ister sekiz ay, ister seksen sekiz ay olsun, geçmiş hiçbir zaman geçmez. Üstelik sekiz ay çok kısa bir süre. Yani sıcağı sıcağına olmasa da, oldukça yakın tarihli bir acının pençesindeki bir çiftten söz ediyor film.
Kadının adı Becca (Nicole Kidman), adamınki Howie (Aaaron Eckhart). Film bize on beş dakika kadar geçmişte tam ne olduğunu söylemiyor. “Daha iyi Bir Dünyada” için merhamet pornosu demiştim , ‘Mutluluğun Peşinde’ için yas ya da hüzün pornosu demek mümkün değil (hoş, diyen Amerikalı bir eleştirmen var). Film, bize trajedinin bilgisini sadece geç vermiyor, çocuğun ölümüne neden olan kazayı da göstermiyor. Melodramdan kaçınmak için elinden geleni yapıyor. Bu kadar mesafeli bir tavır filmin en büyük kusuru. Duygu sömürüsü yapmaması bir erdem elbette ama yönetmenin/filmin fazla mesafeli tavrı, seyircinin az etkilenmesine yol açıyor. Sinema dergisindeki yazıda yönetmen Mitchell’in filmi kimin çektiğinin anlaşılmamasını istediği yazıyor. Kısacası yönetmen kendisine karşı da bir mesafe koymaya çalışmış.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Karı kocanın ölüm karşısındaki yas süreçleri farklı işliyor. Becca, mümkün olduğu kadar oğluyla ilgili nesnelerden uzaklaşmaya çalışırken, Howie tam tersine oğlunun anılarıyla sürekli baş başa kalmak ihtiyacı duyuyor. Bu farklılık ikilinin arasında bir çatlak oluşturuyor. Becca, oğlunun ölümüne neden olan delikanlıyı oğlunun yerine ikame ediyor ve onla kimi zaman flörtöz denilebilecek bir ilişki kuruyor. Howie ise o delikanlıyı görmeye katlanamıyor. Becca’nın ailesinde bir kayıp daha yaşanmış geçmişte. Becca’nın erkek kardeşi uyuşturucudan ölmüş 30 yaşındayken. Becca’nın annesi oğluyla, torununun kaybı arasında paralellik kuruyor ama bu Becca’yı daha da çıldırtıyor. Becca kendi acısının biricik ve benzersiz olduğunu düşünüyor ve kimseyle paylaşmak istemiyor.
Fakat hayat devam ediyor ve çift birlikteliklerini yine de ayakta tutacak iradeye, sonradan pişman olacakları maceralara girmeyecek dirayete sahipler. ‘Mutluluğun Peşinde’ evlat acısı yaşayan bir çifte dair ince gözlemlerle dolu, iyi oynanmış bir film. Keşke biraz daha duygusal olmayı göze alsaydı. Evet, biz eleştirmenler de bir garibiz. Film biraz acılı olsa duygu sömürüsü yaptı diye suçlarız, yapmasa da mesafeli diye kızarız. ‘Mutluluğun Peşinde’ ilgiyi hak ediyor, kaçırmayın.