TARİH: 4 Şubat 2012
GAZETE/DERGİ: Birgün
Bağlanamayan anneler
Bazı anneler farklı oluyor. Çocuklarına bağlanamıyorlar. Bu tarz bir anne tipini Belma Baş’ın “Zefir” adlı filminde görmüştük. O filmdeki anne ile Kevin Hakkında Konuşmalıyız’daki (KHK) anne Eva birbirlerine benziyorlar. Sadece onlar benzemiyor, yarattıkları çocuklar da benzer özelliklere sahipler. İyi kalpli, sevecen çocuklar değiller bunlar. Zefir’in annesi, sadece kızına değil belli bir mekâna ve eve de bağlanamıyordu. Bir tür gezgindi. Kendisine dünya üzerinde peşinde koşulacak davalar, korunacak çocuklar arayan bir anneydi ama kendi çocuğuna verecek pek bir şeyi yoktu. KHK’nın Eva’sı da bir gezgin ve o da ne kimseye ne de bir yere bağlanabiliyor.
Biz Zefir’i bir kenara bırakıp, KHK’ya dönelim. Eva çeşitli rolleri arasında bağ kuramamış, hayatını oluşturan unsurları birbiriyle entegre edememiş bir insan. Evinden de nefret ettiğini söylüyor bir aşamada. Annelik benimseyemediği bir rol Eva’nın. İnanarak oynayamıyor bu rolü ve kötü oyunculuğuyla oğlu Kevin’i sevildiğine ikna edemiyor. Eva’nın tutkuyla yaptığı tek şey işi gibi ama o iş hakkında da çok az şey görüyoruz. İspanya’da domates festivalinde çok mutlu görünüyor, başka da bir şey görmüyoruz. Fakat çok daha fazlasını yaşamış olmalı ki, kitabı “efsanevi maceraperest”in eseri olarak tanıtılıyor kitapevlerinin vitrinlerinde. Demek ki Eva çok gezmiş, çok macera yaşamış. Kimseye bağlanamadığı, sevemediği için yaşamış bu maceraları. Ve bu durumunun farkında olduğu için suçluluk duygusu peşini bırakmıyor Eva’nın. İşini, eşini, evini ve çocuğunu/çocuklarını entegre bir bütünün parçaları kılamayan Eva’nın hayatını yönetmen Lynne Ramsay kopuk kopuk, paramparça bir kurguyla anlatmış. Zaman içinde sürekli sıçramalarla, ileri geri gitmelerle görüyoruz Eva’nın paramparça hayatını. Eva, parçaları bir araya getirmeye çalışıyor film boyunca. Ama hem yaşamış ve yaşamakta olduğu travma çok büyük hem de geçmişi deşmek tek başına altından kalkılacak bir iş değil.
Ramsay’in filminin gücü ve zayıflığı bu parçalı yapıdan kaynaklanıyor. Bu yapı filmi bir yandan ilginç kılıyor ve kahramanın bilincinin parçalanmış halini yansıtıyor ama yapbozla uğraşmaktan karakterleri tanımakta güçlük çekiyoruz. Bu yapı aynı zamanda bir sürü boşluğu da gizliyor. Diğer başka sorunlara girmeden şunu söylemek lâzım: Filmde Eva’nın oğlu Kevin bir kötü tohum, şeytani bir çocuk izlenimi verdi seyreden hemen herkese. Çünkü film boyunca Kevin’in sevimli tek bir anını bile görmedik. Oysa yönetmenin söylemek istediği bu değildi, diye düşünüyorum. Annenin daha hamilelikten başlayarak çocuğuna bağlanamadığını herhalde boşuna göstermedi. Peki o zaman çocuğa da biraz empati göstermeyi niye becerememiş yönetmen, anlaşılır değil. Bir tek filmin en sonunda Eva ile Kevin arasında gerçek bir iletişimin kurulabilme ihtimaline işaret ettiğinde Kevin’in de insan olduğu filmin aklına geliyor sanki. Hem de yetişkin olmayan bir insan.
KHK çok kusurlu bir film. Fragmantal yapısı olmasa sakatlığı daha net görünecekmiş. Tilda Swinton ise tabii ki Eva rolünde gayet iyi.