TARİH:  4 Şubat 2012
GAZETE/DERGİ: Birgün

Ben Cumhuriyet gazetesi okuyarak büyüdüm. Dolayısıyla Arap kökenli olan her şeyi küçümsedim ve dışladım. Çünkü Cumhuriyet gazetesinin yazarları Arap kökenli olan her şeyden tiksinirdi. Arabeskten tiksinirdi, Arapça kökenli sözcüklerden tiksinirdi. Arap dünyası sadece ve sadece gericiliği, bağnazlığı  ve pisliği temsil ederdi. Bu önyargılarla yüklü tutum, benim de kanıma işlemişti.

Ben zamanla değiştim. Ama Araplara ve Arapçaya yönelik önyargının örneklerine sürekli rastlıyorum.
Atilla Aşut gazetemize hoş gelmiş! Fakat 30 Ocak tarihli ve “İğne ve Çuvaldız” başlıklı ilk yazısına ciddi bir itirazım var:

“ Hazır “Medya Mahallesi”nden söz açılmışken, Ayşenur Arslan’ın dilinden düşürmediği “hakkaten” sözüne de değinmeden geçmeyelim. Dilimizde böyle bir sözcük var mı? Değerli meslektaşımız, “hakikaten” sözcüğünü ekranda “hakkaten” diye seslendirerek genç kuşaklara kötü örnek oluyor. Oysa güç söylenen bu Arapça sözcük yerine, dilini “gerçekten” demeye alıştırsa sorun kalmayacak…” diye yazmış Atilla bey.

Öncelikle Arapça bizim için yabancı bir dil değil. Çünkü Arapça bu topraklarda en çok konuşulan dillerden biri; Türkçe, Kırmançi ve Zazakiden sonra Arapça gelir. Bu nedenle de TRT Arapça bir kanal açmadı mı? ÖDP’nin belediye başkanlığına sahip olduğu Samandağ’da yaşayanlar arasında Arap kökenliler önemli bir niceliğe karşılık gelmiyor mu? Hataylılara gidip, “hakikaten zor söylenen Arapça bir sözcük, onun yerine dilinizi gerçekten demeye alıştırın” denilebilir mi?
Ve bir de şu var: Hakikat ve gerçek farklı kavramlar. Mesela İngilizcede hakikat için “truth”, gerçek için ise “real” ya da “reality” gibi farklı sözcükler var. Yani istesek de “truth” için kullanabileceğimiz başka bir sözcüğümüz yok, tek seçeneğimiz “hakikat”. Gerçek, hakikat ile aynı anlama gelmiyor.

Ayrıca birçok Türkçe sözcüğü de yutarak konuşuruz. “Geliyo musun?” diye sorarız, “geliyor musun?” diyen pek yoktur. Mesele sözcüğün Arapça ya da Türkçe kökenli olmasıyla alakalı değil aslında. “Hakikaten”i bir spikerin “hakkaten” olarak söylemesi bir sorun olabilir ama bizim kendi aramızda hakkaten dememiz neden bir sorun teşkil etsin ki? Kimse gündelik konuşmasında spikerler gibi konuşmak zorunda değil.

Arapçaya kızmak sadece nankörlük olur. İletişimimize katkılarından dolayı Arap kültürüne ve diline bir teşekkür borçluyuz. Hatta Arapça olmasa birbirimize “teşekkür” bile edemeyecektik çünkü teşekkür de Arapça kökenli. Yoksa güç söylenen Arapça kökenli bu sözcük yerine bir komutana selam verir gibi “sağ ol!” mu dememiz lazım? 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com