TARİH: 22 Aralık 2012
GAZETE/DERGİ: Birgün
Adalet benim! Tom Cruise, hiç sempati duyamadığım bir oyuncu. Kimi zaman başarılı sayılabilecek işler çıkarsa da, çoğunlukla bir kahraman rolünde görüyoruz onu. “Jack Reacher”da da üstün nitelikleri olan bir eski askeri polis, yeni gönüllü kanun koyucu ve uygulayıcı olarak karşımıza çıkıyor. “Kanun benim” havasındaki bu kahramanların son örneklerinden biri de “Yargıç Dredd” idi. Anlaşılan yargısız infaz yapan ya da anında yargılayıp acımasızca öldüren bu faşist tipler Hollywood’dan dünyaya pompalanmaya devam edecek. İnsansız hava araçları (drone) ile sokak ortasında yargısız infaz yapan bir ülkeden bu tip filmler çıkması anlaşılır olsa gerek. Jack Reacher doğa üstü özellikleri olmayan ama son derece zeki ve dövüş sanatlarında çok becerikli bir eski asker. İşi tek başına dolaşıp, adalet dağıtmak. Kadınlarla son derece mesafeli, bir yalnız kovboy o. Bu filmde, Irak’ta küçük çaplı bir katliam yapmış eski bir askerin bu kez Amerika’da işlenen yeni bir katliamdan sorumlu olup olmadığını bulmakla görevlendiriyor kendini. Bu tip filmlerden beklenebileceği gibi, eski de olsa bir Amerikan askeriyle, eski de olsa bir Rus arasında insaniyet açısından belli farklar vardır. “Jack Reacher” özellikle açılış sekansıyla sinemasal hazlar veriyorsa da, bütün olarak işlemiyor. Entrika yeterince açık ve anlamlı değil. Kötüler yeterince belirginleşmiyor. Aşk, seks hiç yok. Cinayet, yargısız infaz ve kahraman fetişizmi bolca var. Bunlar size hitap ediyor ve Cruise’ı seviyorsanız, buyurun. Yoksa kaçının.