TARİH: 15 Aralık 2012
GAZETE/DERGİ: Birgün
Gollum Günü Kurtarıyor
“Hobbit”i izlerken dikkatimi toplayabildiğim çok az an vardı. Esnemekten bitap düştüm diğer anlarda. Kısacası benim bu yazımı Peter Jackson ve veya “Yüzükler” hayranları okumayabilirler. Ortadünya benim dünyam değil. Tabii ki film efsanelerin yapılarına yönelik ilginç doneler veriyor. Nasıl kahraman olunur, kahramanın yolculuğu nedir falan türünden sorular için mümbit bir ortam bu filmler. Ve fakat bilgisayar ortamında üretilmiş canavarların çarpışmalarını saatlerce izlemek de beni hiç mi hiç enterese etmiyor. Uykum geliyor ne yapayım! Filmin enteresan yanı bir hırsızlık, haksız mülkiyet hikâyesi oluşu denilebilir belki de. Bir zamanlar bir cüceler krallığı varmış. Son kral hırsının kurbanı olmuş ve altın biriktirme hastalığına tutulmuş. Artık kimleri nasıl sömürüyorsa… Fakat bu biriken altın bir ejderhanıın dikkatini çekmiş. Ve o ejderha gelip krallığı yerle bir etmiş, sonra da hazinenin üstüne çöreklenmiş. Çalınan altın çalınmış kısacası. Bilbo Baggins adlı hobbitse bu cüce krallığından arta kalan savaşçılarla krallığı ejderhadan geri alma misyonuna soyunmuş. Bilbo’nun sıradanlıktran kahramanlığa yolculuğu böyle başlıyor. Ama yolda Bilbo, Gollum denen bir yaratıktan altın bir yüzük çalıyor. Gollum artık o yüzüğü kimdem çalmışsa… Yani hep çalınan bir altın var, herkes bir nevi hırsız. Ve bir de Gollum var ki filmde pürdikkat izlediğim yegane sahne onun göründüğü sahneydi. Nasıl bir şey bu Gollum? Çocuk gibi sevimli ve masum, çocuk kadar bencil ve acımasız! Çocuk kadar şizofren ve çocuk kadar zeki! Açgözlü ve dengesiz. Bir çocuk gibi emekliyor çoğu zaman, her an ağlamaya hazır bir vaziyette. Bir çok yetişkin de böyle ama düşününce. Wikipedia Gollum’u regresyon maddesinde örnek göstermiş. Gollum’u bir fantezi yaratığı gibi düşünmeyip, neyi semboolize ettiğini düşünmek eğlenceli olabilir. Onun dışında dediğim gibi, bu filmlere bayılıyorsanız yine bayılırsınız herhalde.