TARİH: 24 Ekim 2009
GAZETE/DERGİ: Birgün
Kendi ülkende yabancı olmak
İki Dil, Bir Bavul mesleğe daha yeni başlamış genç bir öğretmenin bir köye gelişiyle başlıyor. İnsanı ilk çarpan şey köydeki yoksulluk ve yoksunluk. Öğretmenin film boyunca yakın bir iletişim kurduğu tek kişi, annesi. O da cep telefonu aracılığıyla kuruluyor. Denizlili genç öğretmen bu yoksunluk karşısında derin bir hayal kırıklığına uğruyor önce.
“Tamam köye gideceğimi biliyordum ama su bile yok burada” diyor annesine. Okul deseniz, betonarme çirkin bir bina. Tek bir sınıf var ve bütün sınıflar aynı derslikte eğitim görüyor. Bu ne biçim eğitimdir? Bu çocuklar nasıl yaşıtlarıyla rekabet edebilirler ki? Nasıl üniversiteye gitme hayali kurabilirler ki? Bu ülke güya vatandaşlarına eşit fırsatlar sunmuyor mu? Fakat filmin asıl derdi bu yoksulluk değil. Filmin adında da yer alan dil meselesi, filmin haklı ve temel derdi. Bu yoksulluğun üstüne çocukları baştan hayata 10-0 yenik başlatan sorun da bu. Çocuklar, Kürt çocukları ve doğal olarak sadece anadilleri olan Kürtçeyi biliyorlar. Türkçe anlamıyorlar. Özellikle birinci sınıftakilerin durumu vahim.
BİR HALKI VE DİLİNİ YOK SAYAN DEVLET
Öğretmenin görevi ise Kürtçeyi silip, yerine Türkçeyi koymak. Küçücük çocuklar eğitimle böyle tanışıyorlar. Bildikleri dil, yanlış bir dil devlete göre. Şimdi yabancı bir dili anlamak ve öğrenmek zorundalar. Öğretmenin kendini içinde bulduğu durum da hiç kolay değil. Kendine verilen misyonu yerine getirmeye çalışan genç öğretmene kızsak da çoğu zaman acıyoruz. Kürt halkını ve dilini yok sayan korkunç bir anlayışın hem uygulayıcısı hem de kurbanı o. Hem öğretmenlere hem de Kürt çocuklara acı çektiren gayrı insani bu sistemin varlığına, o kadar iyi bilsek bile, inanmakta zorluk çekiyoruz. Kürtlüğü ve Kürt dilini küçük çocuklara ‘varlığım Türk varlığına armağan olsun’ dedirterek silebileceklerini sananların bunun hesabını vermeleri gerek. Türk varlığının bu çocuklara armağan ettikleri ise ortada: Tek sınıflı bir okul, derin bir yoksulluk ve bir halkın yok sayılması.
GÜLÜMSEYEREK İZLİYORSUNUZ
‘İki Dil, Bir Bavul’ çok başarılı bir film. Bütün bu acı tabloya bakmayın, çocuklar o kadar tatlılar ki filmi çoğu zaman gülümseyerek izliyorsunuz. Bunları söyledikten sonra ‘İki Dil, Bir Bavul’un, Türk öğretmen, Kürt çocuklar temasını ele alan ilk film olmadığını da belirteyim. Sabite Kaya’nın 2006’da Uçan Süpürge’de izlediğim ‘Her Şey Bembeyaz’ adlı kısa filmi tıpatıp aynı konuyu ele almıştı.