TARİH: 17 Kasım 2018
GAZETE/DERGİ: Birgün
Yönetmen Steve McQueen (oyuncu olan değil) 2013 tarihli “12 Yıllık Esaret” filmiyle Oscar kazanmıştı. Ondan önceki filmleri “Açlık” ve “Utanç” da kendilerinden çok söz ettirmişlerdi. Güncel sanat dünyasından gelen biriydi McQueen ve hep bir saygınlık halesi taşıdı başının üstünde. “Dul Kadınlar”ın aldığı eleştirilere bakacak olursak bu hâle orada durmaya devam edecek. Ama bana kalırsa “Dul Kadınlar” pek de iyi bir film değil.
Önce filmin iyi yanlarından söz edeyim. Kendisi de Siyah olan McQueen, meseleleri kimlik siyasetine indirgememiş. Irk ayrımının acı sonuçlarını da göstermiş ama sistemin işleyişinde Siyah-Beyaz ayrımının önemli olmadığını, yozlaşmanın deri rengiyle değil, çarkların nasıl ve neyle döndüğüyle alakalı olduğunu vurgulamış.
Filmin oyuncu kadrosu çok iyi ve hepsi de işlerini iyi yapıyorlar. Ama hiçbirinin performansı akılda kalmayacak çünkü canlandırdıkları karakterler yüzeyseller ve inandırıcı dönüşümler yaşamıyorlar. Hikâye işlemiyor, inandırmıyor. Film ne bir dram ne de bir gerilim/macera filmi olarak işliyor. Zaten macera filmi seyretmek isteyenler için giriş sahnesinden sonra o kadar uzun bir giriş bölümü var ki, bitmek bilmiyor gibi gelebilir o beklentideki seyirciye.
3 kadının değişimi
Filmin konusunu tanıtım yazılarından biliiyorsunuzdur: Kocaları soygun yaparken ölen bir grup kadın, kocalarının soyduğu adamlara, soygun sırasında kaybolan paralarını iade etmek için, bir soyguna girişirler. Daha önce hiç bu işlerde parmağı olmayan 3 kadının bu kimlik değişimini yerseniz, buyrun diyeyim. Viola Davis bu ekibin şefi olarak en büyük role sahip ve işini çok iyi yapıyor. Davis’in filmle ilgili bir videosunu gördüm. Filmin açılış sahnesinde Liam Neeson’la yakın planda verilen öpüşme görüntüsünün “Siyah-Beyaz” bir çiftin sevişmesini göstermesi açısından bir ilk olduğunu söylüyordu. Bu kadar basit bir şeyin ilk olması çok düşündürücü ve filmin artılar hanesine yazılmalı.
Ama dediğim gibi bu artılar fazla değil. Colin Farrel, Liam Neeson ve Robert Duvall gibi oyuncular basmakalıp rollerde harcanıyor. Hikâye tutarsız ve inandırıcı değil. Ama film yine de iyi yapıldığı için kendini seyrettiriyor.