TARİH: 13 Mayıs 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
Orta kademe yöneticinin kâbusu
Yönetmen: Paul Weitz, Oyuncular: Dennis Ouaid, Topher Grace, Scarlett Johansson, Marg Helgenberger, Türü: Komedi-Dram, Ülke: ABD
Birer hafta arayla vizyona giren Costa Gavras’ın ‘Ölümcül Çözüm’ü ve Paul Weitz’in ‘Babamın Kâbusu’nun baş kahramanları küreselleşme yüzünden işlerini kaybedenler
Kapitalizmin Batı ülkelerinde işçileri haftada yedi gün, günde 12 saat çalıştırdığı
dönemlere vahşi kapitalizm deniyor. Çalışma koşulları, uzun ve kanlı mücadeleler sonucunda artık çok daha iyi o ülkelerde. Üçüncü dünyanın yoksul insanları, Batı’ya kapağı atmak için ölümü bile göze alabiliyorlar. Şimdi burada emperyalizm üzerine söylev çekmenin manası yok; üçüncü dünyanın koşulları içler acısı demekle yetinelim. Ama Batı’da da kapitalizmin yüreğindeki karanlık hâlâ aynı koyulukta sürüyor. Sınıflar arasında uzlaşmaz bir çıkar savaşına ve sermaye arasında rekabete dayalı bir sistemde başka türlü de olması mümkün değil. Maddi koşulları ne olursa olsun, insan onurunu hiçe sayan bir sistem kapitalizm.
Birer hafta arayla vizyona giren iki film benzer bir noktadan yola çıkıyorlar. Şirketlerin birleşmesi sonucunda işini ya da işteki konumunu kaybeden çalışanlar hem Costa Gavras’ın son filmi “Ölümcül Çözüm”ün, hem de Paul Weitz’ın “Babamın Kâbusu’nun baş kahramanları.
“Ölümcül Çözüm”de kağıt sektöründe çalışan Bruno (Jose Garcia) işsiz kaldıktan sonra bir süre yeni bir iş bulma umudunu korur. Kapılar bir bir yüzüne kapandıkça, rakiplerini ortadan kaldırmaya yönelik bir plan yapar. Bir iş ilanı verecek ve başvuranlardan kendisinden daha iyi CV’si (özgeçmişi) olanları öldürecektir. Bir de gözüne kestirdiği işte çalışan müdürü öldürürse o göreve talip adaylar içinde birinci sıraya kendisi yükselecektir. Bütün beceriksizliğine rağmen Bruno, şansının da yardımıyla cinayetleri işler. En az kendisi kadar talihsiz, mutsuz insanlardır öldürdükleri. Ama sonunda istediği işe kavuşur. Hayat güzel gibidir artık, ta ki kendisi gibi acımasızlaşmış başka bir işsizle karşılaşıncaya kadar. “Ölümcül Çözüm” gerçekçi bir film olarak tasarlanmamış. İşsiz bırakılmanın ne kadar korkunç bir şey olduğunu, kapitalist dünyada, çalışanların içine girmek zorunda oldukları rekabetin onları nasıl insanlıktan çıkardığını anlatmak üzere tasarlanmış öğretici bir mesel daha çok. İnsan hayatının en önemli bölümü çalışmada geçse de, insanlar ken dilerini yaptıkları iş üzerinden tanımlasalar da, bu konuda çok fazla film yapılmıyor. Gavras’ın filmi bu açıdan önemli ama tek bir fikirden yola çıkmanın sıkıcılığını da taşıyor ne yazık ki.
Gavras’ınkinden çok daha yumuşak, çok daha sulandırılmış bir tarzda olsa da “Babamın Kâbusu” da aynı mesele etrafında dönüyor. Bir spor dergisi hin reklam pazarlama bölümünün müdürü olan 51 yaşındaki Dan (Dennis Quaid) birdenbire kendisini, çocuğu yaşındaki bir yuppi olan Carter’in (Topher Grace) yardımcısı konumunda bulur. Dergisi, dev bir holding tarafından alınmıştır çünkü ve yeniden yapılanma sırasında kendisine bu layık görülmüştür. Aslında Dan çok şanslıdır, işin içinde Gulmak da vardır. Üstelik Dan’in büyük kızı Alex (Scarlet Johansson) pahalı bir üniversiteye transfer olmuş, karısı ise geç yaşına rağmen üçüncü çocuklarına hamile kalmıştır. Neyse ki genç Carter bütün hırsına rağmen iyi biridir ve Dan’i sahip olamadığı babasının yerine koyacaktır. Bu arada Carter’ın, bir de Alex’le aşk yaşamaya başlaması işleri daha da karıştırır. Şirket birleşmelerinin acımasız dünyasında yeni bir birleşme dalgası hayatlarını değişti rene kadar Dan ve Carter ne işlerini ne de insanlıklarını kaybetmeden yaşamaya çalışmayı sürdürürler.
“Babamın Kâbusu”nda her şey sonuçta bir şekilde yoluna giriyor ve kötüler dışında kaybeden olmuyor. Ama film bütün hafifliği içinde sistemin insanlık dışılığına ve işsizlik sorununa cılız da olsa bir ışık tutuyor. Aslında güçlü bir ışık tutsa ne değişecek ki? Bush, Blair ya da Erdoğan özelleştirmeyi savunmaya devam edecek, soldan güçlü bir alternatif kim bilir ne zaman çıkacak, biz bize seyredip Biz bize konuşacağız. Her neyse…”Babamın Kâbusu’nda Tron and Wine, Peter Gabriel ve David Byrne gibi isimlerin şarkıları var; güzeller.