TARİH:  12 Aralık 2015
GAZETE/DERGİ: Birgün

Başlık yanıltmasın, havalar gayet iyiydi Antalya’da. Denize girilebilecek kadar iyiydi. Soğuğun iki manası var. Birisi benim için festivalin en büyük sürprizi olan Kalandar Soğuğu filmi; ikincisi ise gazeteciler olarak ilk defa bir festivalde soğuk karşılanmış (festival kataloğunu festivalin yarısı bittikten sonra alabildik vs.) olmak. Haklarını teslim edelim, toplantı talebimizden ve şikâyetlerimizi ilettikten sonra, sorunları düzeltmek için ciddi bir çaba sarf ettiler. Ama sonra yine, son günlerde herkese dağıtılan bir festival kitabının (Türk Sinemasında Kadın Yönetmenler adlı kitap) sinema yazarlarına verilmemesi, iyiye işaret değildi.

Kalandar Soğuğu ise ilk kez bu festivalde seyrettiğim filmler içinde en iyisiydi. (Sarmaşık, Misafir, Saklı vb, daha önce Malatya jürisindeyken seyrettiğim ve bu yüzden üzerine yazmayacağım iyi filmler). Kalandar Soğuğu’nun finali ciddi sorunlar içeriyor. Maden arayarak maddi sorunlarına çözüm bulmak isteyen ve bu haliyle Umut’un arabacı Cabbar’ını hatırlatan bir adamın hikâyesi Kalandar Soğuğu. Filmin “Her işte bir hayır var”cı, “aptala malum olur”cu (çünkü onlar tanrıya daha yakındırlar!) ve yöre halkının madenlere direnişini gözardı edici tavrı bana son derece ters düşüyor. Ama karşımızda Mustafa Kara adlı yeni ve çok iyi bir yönetmen var; bu çok sevindirici.

Antalya’daki yeni bir olgu ise TRT’nin desteklediği filmlerdi. Kalandar Soğuğu bunlardan biriydi. Ama asıl büyük destek Muna ve Çırak adlı filmlere gitmişti. Bu filmlerin ideolojik olarak sağda durdukları söylendi, ben festivale katıldığımda bu iki filmin de gösterimi yapılmıştı. Ama şöyle bir gerçek de var: Bu desteklerle sağ da eninde sonunda kendi sanatçılarını yetiştirecek. O zamana kadar festivallerin kapanış törenlerine, Can Dündar’lar, Erdem Gül’ler, Tahir Elçi’ler, Yılmaz Güney’ler, Nâzım Hikmet’ler ve Karadeniz’in direnen kadınları damgasını vuracaklar, bu yıl olduğu gibi… Egemenlerin sansür çabaları ise sadece kendilerini rezil edecek, kendi kendilerini gülünç duruma düşürecekler. Her şeye rağmen festivaller hâlâ bizim!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com