TARİH:  19 Aralık 2015
GAZETE/DERGİ: 
Birgün

STAR WARS “GÜÇ UYANIYOR”

Bir Star Wars fanatiği değilim, hiç olmadım. Hatta Star Wars benim için sinemada kötüye gidişe işarettir: Sinemanın daha çocuklara yönelik, daha ürün odaklı, daha patlamış mısır tükettiren bir şeye dönüşmesinin ve toplumsal sorumluluklar üstlenen 70’ler sinemasının sonunun habercisidir. Zamanında Time dergisi alınırdı eve. Dergi, Star Wars’u kapak yapmış, sayfalarını filme ayırmış ve o zamanlar daha yeni duyduğum bir kavramla tanıştırmıştı beni: “Special effects” yani özel efektler. Sanki bir filmin değeri ne kadar çok özel efekt kullanıyorsa o kadar artıyordu. Bunu da anlamamıştım. Artık special effects yerine CGI (“computer generated image” yani bilgisayarda üretilmiş imge”) kullanılıyor ve doğrusu çok da matah bir şey olarak anılmıyor. Hatta son Mad Max filmi ya da Michel Gondry’nin filmleri CGI kullanmadıkları için daha değerli sayılıyor. Makine işiyle el işi farkı gibi; artık el işi bilgisayar işinden daha değerli görülüyor.

Star Wars’un yaratıcısı George Lucas elbette boş adam değildi. Joseph Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabını hatmetmişti. Efsanelerin ortak özelliklerini biliyordu. Western’den beri Amerikan folklorunda yer edinmiş bir anlatı tarzı olmadığını düşünüyordu ve Amerikan değerlerini yüceltecek yeni bir folkor yaratmaya hevesliydi. Neydi bu değerler? Cumhuriyetçilik, başkanlık sitemi ve parlamentarizm ve tabii ki üstün savaşma kabiliyeti. Gerçi Bülent Somay, Altyazı’daki yazısında ilk Star Wars üçlemesinin Batı’dan çok Doğu felsefesine yakın olduğunu söylüyor ama sözünü ettiğim öğeler de çok ortadalar.

Tabii ki en önemli efsanelerden biri de Kral Ödipus efsanesidir. Luke Skywalker ile Darth Wader arasındaki baba-oğul çatışması resmi tamamlamıştı.

Kısacası ne yaptığını bilen ve yetenekli bir yönetmen, gerçekten de modern Amerika’nın folklorunu yaratmıştı. Hedef Amerika’ydı ama Amerika kazanılınca dünya da haliyle kazanılıyordu.

Yeni filmde yeni şeyler var. Kimlik politikaları çağında, elbette cinsiyet ve ırk da filmde yerini alacaktı. Yeni kahraman genç bir kadın mesela. Onun aşığı bir Siyah. Bir çimdik Mad Max tarzında kıyamet sonrası resmi, bir tutam Apocalypse Now görüntüsü ile “kıyamet” çağrışımları da eksik değil. Ne de olsa kıyametin eşiğinde bir dünyada yaşıyoruz.

Ödipal karmaşa da filmde yerini alıyor. Bu kez olayın tarafları Han Solo ve oğlu Kylo Ren (Adam Driver). Harrison Ford filme insanlık katıyor, her göründüğünde. Genç kadın kahraman Rey’de Daisy Ridley çok çok kötü fakat. Bu kadar ifade yoksunu bir oyuncu zor bulunur.

Onun dışında daha fazla patlama ve savaş var filmde, zamanın ruhuna uygun olarak… Hayranları bu yeni filme de bayılacak. Benim gibilerse yine sıkılacak. Din gibi bir şey Star Wars hayranlığı. Ya müminsin ya da kafir. Ben SW dinine göre de kafirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com