TARİH: 11 Mart 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
İstanbul’a yakılan bir ağıt
Anlat İstanbul, beş yönetmenin imzasını taşıyan kendine özgü bir film. Bu tür projelerde genellikle filmin epizodik yapısı daha belirgin olur, bir hikâyenin bitip başka bir hikayenin başladığı, bir yönetmenin yerini bir başkasının aldığı net biçimde anlaşılır. ‘Anlat İstanbul’ ise tek bir yönetmenin elinden çıkmış ve dallanıp budaklanan tek bir öyküyü anlatır gibi duruyor. Ama film beş yönetmenin imzasını taşısa da tek bir kişinin, Ümit Ünal’ın kaleminden çıkmış ve son rötuşları da onun tarafından yapılmış. Ayrıca beş bölümün de görüntü (Mehmet Aksın) ve sanat yönetmenleri (Veli Kahraman) aynı. Bütün bu faktörler filmin bütünsel havasının nedenleri arasında.
Ümit Ünal’ın çektiği ‘Fareli Köyün Kavalcısı’ adlı bölüm filmi açıyor ve çerçeveyi de çiziyor. Klarnetçi Hilmi (Altan Erkekli) genç karısı Şenay’ın (Özgü Namal) kendisini anlattığını öğrenince klarnetini alıp yollara çıkıyor. Kudret Sabancı’nın çektiği “Pamuk Prenses’te elbette kötü kalpli bir üvey anne (Vahide Gördüm) var. İdil (Azra Akın) annesinin ve onun tetikçisinin gazabından kaçarken, hiç de sandığımız gibi sevimli olmayan yedi kardeşinden kaçan bir cüce kadının (Hilal Aslan) kanatları altına girer. Selim Demirdelen’in yönettiği ‘Külkedisi’ ise transseksüel Banu (Yelda Reynaud) ile ayakkabıcı Fiko’nun (İsmail Hacıoğlu) aşkı olarak başlayıp, Banu ile eski kuşak travesti Mimi’nin (Güven Kıraç) dostluğu olarak devam ediyor. Tabii ki kötü adam bu masalda da eksik değil, o rolü de Şevket Çoruh üstleniyor. Yücel Yolcu ‘Uyuyan Güzel’de Nurgül Yeşilçay ve Selim Akgül’e vermiş başrolleri. Saliha (Yeşilçay) hayal âleminde ve sülaleden kalma bir malikânede yaşıyor. Musa (Akgül) ise iş bulma umuduyla İstanbul’a gelmiş Türkçesi kıt bir Kürt. Bu ikili de Saliha’nın evi satmak isteyen kötü ağabeyi ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Ömür Atay ise son epizot olan Kırmızı Başlıklı Kız’ı yönetmiş. Melek (İdil Üner) ve küçük kızı (Ece Hakim) yıllarca hapiste yattıktan sonra serbest bırakılırlar. Melek kendisini suça sürükleyen sevgilisi Rafet’i (Fikret Kuşkan) ele vermemiştir ve vermeye de niyeti yoktur ama Rafet bundan emin değildir henüz.
Filmin finalinde klarnetçi Hilmi fareli köyün kavalcısı gibi bütün karakter peşine takacak ve kendisine acımasız davranan bu şehirle hesaplaşacaktır.
‘Anlat İstanbul’ iyi çekilmiş, iyi oynanmış çok profesyonel bir iş. Gök Kırdar’ın müziği de filme önemli katkıda bulunuyor. Geçmişiyle önemli kopuş yaşayan ve sürekli değişen İstanbul’a yakılmış bir ağıt niteliği de taşıyor. Her geçen gün mafyanın ve sermayenin daha fazla eline geçen ve benim şehrim demekte güçlük çekmeye başladığımız İstanbul filmin harcı. Ama filmin gözlemledikleri çok da orijinal değil.
Benzer gözlemler daha önce de yapılmıştı, ‘Anlat İstanbul’ ne yazık ki anlattıkları itibariyle çok da iz bırakacak gibi durmuyor.