TARİH: 25 Mart 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
Hitler’in çöküşü
Adolf Hitler, bir yıl içinde ikinci kez karşımıza bir film kahramanı olarak çıkıyor. “Max- Genç Hitler”, Hitler’in Nazilerin lideri olmadan önce, bir ressam olarak piyasada tutunmaya çalıştığı dönemi konu ediniyordu. Genç Adolf Hitler’in şansı yaver gitseydi belki de politikaya atılmayacaktı demeye getiriyordu “Max”.
“Çöküş” ise Hitler’in (Bruno Ganz) sığınağındaki son günlerini anlatıyor. Artık yaşlı, bir eli tutmayan, beli bükük bir Hitler var karşımızda. Gücü hızla tükense de ve sığınağına mahkum olmuş olsa da son günlerinde dahi Hitler’in çevresi üzerinde hala büyük etkisi var. Bu insanların başında Göbbels (Ulrich Matthes), Eva Braun (Juliane Köhler) ve şahsi sekreteri Traudl Junge (Alexandra Maria Lara) geliyor. Traudl Junge filme esin kaynağı olan kitaplardan birinin yazarı da olduğu için filmde baş karakter sayılabilecek bir konuma sahip. Belli ki Traudl ile Hitler arasında bir çekim de mevcut. Traudl’ın sekreterlik görevine getirilişi belli ki bir ilk görüşte aşk demesek de beğenmenin sonucunda gerçekleşiyor, sekreterlik yeteneklerinin diğer adaylardan daha iyi olmasından değil. Film boyunca Speer gibi tanıdık Nazi isimleriyle karşılaşıyoruz. Speer insani yanları olan, görece akıl sağlığı yerinde biri olarak tasvir ediliyor. Keza Hitler’in kayınbiraderi de öyle. Eva Braun mümkün olduğunca gerçeklerden kaçmaya çalışıyor. Göbbels ve karısının insanlık dışı şaşmaz bir kararlılığı var. Sadece çocuklarını zehirledikten sonra Bayan Göbbels bir an zayıflık gösteriyor. Hitler uzun süre kendisini kandırıyor ama sonunda gerçekleri yani durumunun ümitsizliğini kabul etmek zorunda kalıyor. Yahudi soykırımını, hayatının başarısı olarak görüyor ve bilinen öfke patlamalarıyla dolu, manik konuşmalarından bolca yapıyor. Alman halkına ise zerre kadar acımıyor çünkü nasyonal sosyalistleri iş başına getirerek kendi kaderlerini kendilerinin tayin ettiğini düşünüyor. Aslında bombalamaları yöntem olarak seçen örgütler de aynı kanıdalar sanırım: Halka yapılan saldırıları aynı mantıkla savunuyorlar. “Çöküş”ün, klostrofobik bir ortamda yani çoğunlukla bir sığınağın içinde geçmesine rağmen oldukça dinamik ve akıcı bir film olduğunu ve kendisini ilgiyle izlettiğini söylemek gerek. Ama konu Hitler ve Nazi’ler olunca gardımızı almak ve filmle aramıza bir mesafe koymak zorundayız. Elbette Naziler de sanatın konusu olmalı; bunda bir sakınca yok. Yeter ki insanlık dışı ideolojileri ve eylemlerine sempati uyandırılmasın. “Çöküş” nazizme sempati doğuran bir film değil. Aslında “Çöküş”ün derdi nazizmle hesaplaşmak da değil. Filmin, kıstırılmış bir grup tarihi kişiliği yenilginin arifesinde anlatmak dışında pek bir derdi yok gibi. Ama kıstırılanların penceresinden baktığımızdan ister istemez onlarla özdeşleşiyoruz. Hala kötülük yapma potansiyelleri var ama bu insanlar filmin adı gibi çöküşün eşiğindeler. Sonuçta ya idam edilecekler ya hapse girecekler ya da intihar edecekler. Ya da filmin küçük kahraman Nazi askeri gibi paçayı sıyırmayı başaracaklar. Evet filmde, en rahatsız edici karakter bir çocuktu. Bu küçük Nazi askeri iki Sovyet tankını bombaladığı için bizzat Hitler’in elinden madalya alıyordu. Sovyet askerleri Berlin’e girdiğinde ise filmin diğer kahramanı Traudl’la masum bir aile tablosu çizerek kaçmayı başarıyordu. Seviniyorduk kaçabilmelerine. Bu küçük asker filmin bütünü içinde Almanya’nın geleceğini temsil ediyordu. Yenilginin içindeki umuttu yani. Bu umudun Hitler’in elinden madalya almış, Nazizm için savaşmış bir çocuk olmasının, diplomatik dille “not edilmesi” gereken bir durum oluşturduğunu düşünüyorum. Bunun, filmin sonunda Nazilerin 6 milyon Yahudiyi öldürdüklerini yazmasından ya da gerçek Traudl Junge’nin “olan bitenin daha fazla farkında olmam gerekirdi” demesinden daha etkileyici bir mesaj verdiği kanısındayım. Bu mesaj da bence “Alman halkının artık geçmişiyle barışma zamanı geldiği” yönünde. Geçmişle bugün arasında, geçmişten gelen ama geleceğe yönelik bir karakter yani çocuk asker aracılığıyla bağ kuruluyor. Bu bağ Nazizme karşı çıkan biri aracılığıyla da kurulabilirdi. Ama filmin seçimi o yönde olmamış. Rahatsız edici.