TARİH: 30 Haziran 2007
GAZETE/DERGİ: Birgün
Muhafazakârlığa övgü 4
Eğlenilsin diye yapılmış bir film ama aynı zamanda bilinçlendirmekten geri durması için bir neden yok, değil mi? Mantığı zorlayan bir sürü aksiyon da filmde bolca mevcut.
Orijinal Adı: Die Hard 40 – Live Free or Die Hard Yönetmen: Len Wiseman Oyuncular: Bruce Willis, Timothy Olyphant Türü: Aksiyon, Macera Ülke: ABD
Zor Ölüm dizisi 12 yıl aradan sonra dördüncü bölümüyle sinemalara döndü. Son derece muhafazakar bir yerde duruyor film. Filmin kahramanı ve kızıyla başlarda tanışıyoruz. Kız bir arabada bir erkekle öpüşüyor ama çocuk, elini kızın göğüslerine atınca şiddetli bir tepkiyle karşılaşıyor. Öpüşme koklaşma olabilir ama bekâretimi ancak evlilikte veririm diyen kızlardan anlaşılan kahramanımızın kızı.
Derken asıl adam John McClane (Bruce Willis) peyda oluyor. Belli ki kızının kendisine tanıdığı sınırlı cinsel özgürlük bile fazla geniş geliyor John McClane’a. Çocuğu dövdü dövecek derken kız babasına da erkek arkadaşına da posta koyup, çekip gidiyor ve kavga bitiyor.
Babanın bu aşırı korumacılığını yanlış mı buldunuz? Bekleyin ve görün! John McClane’ın değer yargılarının ne kadar doğru olduğunu filmin sonunda kızı bile teslim edecek.
Filmin bir diğer kahramanı bir hacker, yani bilgisayar korsanı. Korsanlıkla kalsa iyi, tüketim toplumunun kültürüne, maço özellikleri ağır basan klasik rock’a, manipüle edildiğini düşündüğü medyaya ve şirketlerin egemenliği altındaki bir sisteme de karşıdır bu anarşist düşüncelerin etkisi altındaki delikanlı. Ama John McClane’den dersini alacaktır o da: Sistem diye bir şey yoktur. Ülke vardır ve ülke kötülerin tehdidi altındadır. Sınıfsız bu toplumda yaşayan insancıkların gündelik hayat gailesini nasılsa öyle sürdürebilmesini sağlamak kahramanların görevidir. Bilgisayar korsanının içinde yatan vatan kurtaran aslan da uyanacaktır McClane’le ilişkisi içinde. Sistem mi? O neydi?
Yerseniz…
Kötüler de Çinli kadınlar, Fransızlar ve Lenin’den alıntı yapan bir takım şahıslardan oluşur. Kötülerin başı ‘İhanet’teki (Breach) gibi kadrinin bilinmediğini düşünen bir FBI’cıdır. Bilgisayarlar aracılığıyla sistemi çökertip hem kişisel intikamını alacak hem de cebini dolduracaktır.
John McClane Çinli kötü kadına dersini verirken hem asya kökenliliğini hem de kadınlığını aşağılayacaktır, kadınlığın simgesi saçlarını kökünden kopararak ve kung-fu numaralarını sıkı bir Beyaz Amerikalı yumruğuyla bertaraf ederek.
Tabii, tabii bu insanlar eğlensin diye yapılmış bir aksiyon filmi ama insanları aynı zamanda ‘bilinçlendirmek’ten geri durması için bir neden yok, değil mi? Mantığı zorlayan bir sürü aksiyon da filmde bolca mevcut. Yerseniz.