TARİH: 9 Haziran 2006
GAZETE/DERGİ: Birgün
Karmaşık bir masal dünyası
Orijinal Adı: Hauru No Ugoku Shiro / Howl’s Moving Castle Yönetmen: Hayao Miyazaki Türü: Fantastik Ülke: Japonya
Miyazaki’nin “Ruhların Kaçışı” adlı filmi geçtiğimiz yıl vizyona girmişti. Eğer onu izlediyseniz “Yürüyen Şato”yu izlemeye giderken nasıl farklı bir çizgi filmle karşılaşacağınız hakkında bir fikriniz vardır. Ve eğer bu farklı masal dünyası sizi büyülediyse yeniden büyülenmeye hazır olun. Miyazaki, ülkesi Japonya’nın en çok izlenen filmlerine imza atıyor ve dünya çapında büyük bir yaratıcı olarak kabul ediliyor. “Ruhların Kaçışı”nın aldığı en iyi animasyon film Oscar’ı da bunun bir kanıtı.
“Yürüyen Şato” Miyazaki’nin her an değişen, iyiyken kötü, kötüyken iyi olabilen kahramanlarıyla dolu. Yine çevre kirliliğine dikkat çeken ve bu kez savaşa da karşı çıkan bir filmle karşı karşıyayız.
Marksist bir dünya görüşü olduğunu da okuduğum Miyazaki’nin filmleri belli ki bu felsefenin izlerini yansıtıyor. Ama maddeci bir dünya değil karşımızdaki, tam tersine büyücülerin fink attığı, esrarengiz bir masal dünyası.
İngiliz yazarın romanından
Film İngiliz yazar Diana Wynne Jones’un romanından sinemaya uyarlanmış. Miyazaki bilgisayarlara çok az yüz verip filmi temelde elle çizmiş. Öykü, 19. yüzyıl sonlarında İngiltere’ye, bazen de Almanya’ya benzer bir yerde geçiyor. Şapka terzisi Sophie adlı genç kız filmin baş karakteri. Howl adlı bir büyücü yürüyen şatosuyla, kentin genç kızlarının hem korkulu hem de heyecan verici rüyalarını süslüyor.
Sophie’nin Howl’un dikkatini çekmesi bir kadın büyücünün kıskançlığına neden oluyor ve büyücü Sophie’yi 90 yaşında bir kadına dönüştürüyor. Kendisine büyü yapıldığını söyleyememek de, Sophie’nin etkisi altında olduğu büyünün bir parçası. Sophie, pılını pırtısını toplayıp Howl’ın şatosunda temizlikçi olarak yaşamaya başlıyor.
Sonrası anlatılabilir gibi değil pek. Filmin bir rüya mantığı izlediği de söylenebilir. Doğrusu Miyazaki’nin filmleri herkese göre değil ve ben sinemaseverler içindeki bu küçük gruba dahilim. Miyazaki’nin aşktan, barıştan ve doğadan yana tavrına katılmak ve estetiğine hayran olmakla birlikte filmlerini son derece karışık ve izlenmesi zor buluyorum. Ama, siz siz olun ve her zamanki gibi kendi kararınızı kendiniz verin. Miyazaki dünyasının içine girenler, çevremden biliyorum bağımlı hale geliyorlar. Kendinize bu şansı tanıyın.