TARİH:  1 Mayıs 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün

Yeşil Bölge, ABD’nin Bağdat içinde kurduğu şehir içindeki şehre verilen ad. Dışarıda, sefalet hüküm sürer ve kan gövdeyi götürürken Amerikan askerleri adeta bir tatil kentindeymiş gibi yaşıyorlar bölgede. En azından ‘Yeşil Bölge’ filminde kısaca gördüğümüz kadarıyla durum böyle. Ama film neden bu adı almış tam bilemiyorum çünkü filmin derdi bu bölge değil. Filmin hikâyesini, ABD’nin Irak’ı işgal etmek için ortaya attığı ‘kitle imha silahları’nı (KİS) araştıran bir kahraman Amerikan çavuşunun yaşadıkları oluşturuyor. Kahraman çavuş, kendisine söylenenlere inanmış sade ve dürüst Amerikalıyı temsil ediyor. “Ah nerede vah nerede, nereye de koymuşlar KİS’leri acaba?” diye araştıra dursun çavuşumuz, sevimli ve tecrübeli bir CIA ajanı da ona yardım etmeye başlamıyor mu? Ortalık iyi CIA elemanlarıyla kaynıyor zaten (‘Syriana’, ‘Yargısız İnfaz’ vb.) Meğerse kötüler Pentagon içinde birileriymiş, o kadar. ABD medyası mı? Onlar da kandırılmış canım! Tabii acele ederek hata etmişler ama niyetleri iyi. Petrolün sözü bile edilmiyor film boyunca. Yani kötü Amerikalılarla iyi Amerikalılar geleneksel mücadelelerine saha olarak Irak’ı seçmişler bu kez, bizim anlayacağımız. Mesele bundan ibaret! Filmin yönetmeni Paul Greengrass’i dövmek istiyorum. Tam bir aptal olsa umursamayacağım ama maalesef adam tam bir aptal da değil. Bu saçmalığın içine, “Irak’ta ne işimiz var?” gibi sorular da soktuğu için, sıkı bir dayağı hak ediyor kendisi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com