TARİH: 4 Şubat 2018
GAZETE/DERGİ: Birgün
Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri (Kısaca 3B diyeceğim) de Paramparça gibi bir adalet arayışı ve intikâm öyküsü. Amerika’nın güneyinde küçük bir dükkan işleten yalnız anne Mildred (Frances McDormand) öldürülen kızının katili ya da katilleri 7 ay boyunca bulunmayınca, kasabanın şerifini protesto eden 3 afiş astırır. İyi biri olan Şerif Willoughby (Woody Harrelson) kanser hastasıdır. Delil olmayınca eli kolu bağlıdır. Şerifin yardımcısı Dixon (Sam Rockwell) ise Siyahlara işkence yapan yarım akıllı bir ırkçıdır.
Şiddete karşı çıkarken tuhaf bir biçimde şiddeti kimi zaman yücelten ya da önemsizleştiren bir film 3B. Mildred, iki gencin apış arasına tekme atar ve bir dişçinin parmağını dişçi aletiyle deler ve bütün bunlar hem cezasız kalır hem de komik olaylar olarak perdeye yansır. Şerif yardımcısının öldüresiye dövdüğü reklamcı çocuk da dava açmaz ve çok kolaylıkla Dixon’ı affeder. Dixon, şeriften aldığı mektup üzerine hızla değişir ve içindeki iyiliği keşfeder. Öyle ki, neredeyse ölümüne neden olacak yangını çıkaran Mildred’e hiç kin duymaz. Ve hatta filmin başından beri birbirine düşman olan bu ikili, birlikte cani olduğuna inandıkları bir adamı öldürmek (!) için yola çıkarlar. Neyse ki çok kararlı değildirler. Geriye tek kötü kalır: O da Dixon’ın yaşlı annesi! Demek ki ırkçılığın kökenini kurutmaya buradan başlamak lazım. Ha tabii bir de kasabaya dışardan gelen katil ruhlu yabancı var! Ama o da yabancı sonuçta, Amerikalı olsa da. Ebbing, Missouri, bölünmez bir bütündür, bölmeye kalkanı da gidip yuvasında bulurlar! Büyük ihtimalle seveceksiniz, siz bana bakmayın. Hem bir sürü de Oscar alacağı kesin.