TARİH:  28 Mayıs 2004
GAZETE/DERGİ: Birgün

Yönetmen: Jane Campion; Oyuncular: Meg Ryan, Mark Ruffalo, Kevin Bacon; ABD – Avustralya; Polisiye – Gerilim 

Tutku Esirleri bu yıl gördüğüm en iyi filmlerden biri, anlattığı gerilim öyküsünün kusurlarına rağmen. Ama gerilim öyküsünü sadece filmin kahramanı Frannie’nin (Meg Ryan) bilincinin, ruhunun derinliklerine inmemizi sağlayan bir kapı olarak değerlendirirsek, bu kusur o kadar önemli değil. 

“Tutku Esirleri” erotik bir film, bir gerilim filmi, aynı zamanda fantastik bir film. Fantastiklik, gerçeküstü yaratıkların varlığından filan kaynaklanmıyor; bir İngilizce edebiyat öğretmeni kadınla, maço bir polis detektifinin olağan sayılamayacak aşkını anlatmasından kaynaklanıyor. Argo sözcükler derleyen öğretmen Frannie’nin bir öğrencisiyle buluştuğu cafe-bar’ın tuvaletine inişi, Alis’in harikalar diyarına giden tavşan deliğine girişi gibi başka bir dünyayla tanışmanın başlangıcını oluşturuyor (ve David Lynch’in filmi “Mavi Kadife”de yerdeki kesik kulağın içine yapılan zoom’u çağrıştırıyor). Aynı zamanda bilinçaltına yapılan bir yolculuğu da simgeliyor. Bu dünyada sert erkekler, katiller ve ketlenmemiş bir cinsellik bekliyor Frannie’yi. 

“Mavi Kadife” de Kyle McLachlan’ın canlandırdığı karakteri bekleyen dünya gibi. Filmin başındaki bir başka sahnede Frannie’yi rüya görürken görürüz. Rüyada annesiyle babasının paten yaparken karlar altındaki romantik karşılaşmalarını görür Frannie. Ama bir ara uyanır, dışarıda bir yaprak fırtınası vardır. Gerçekteki görüntüyü, rüyasındaki kar yağışıyla karıştırır. Aynı rüyanın bir başka versiyonunu daha görür sonra. Bu kez (annesini terk ettiğini, ruhen parçaladığını bildiğimiz) babası, annenin üzerinden patenleriyle geçer ve kadını parçalar. Acaba detektif sevgilisi Malloy (Mark Ruffalo) da Frannie’yi babasının annesini parçaladığı gibi parçalayacak mıdır? Ya da yaşadıkları anneyi öldürüp, babayla yatma fantezisi midir? Frannie, okulda Virginia Woolf’un bilinç akışı tekniğiyle yazdığı romanı “Deniz Feneri”ni anlatırken bir öğrencisi “romanın ilginç olabilmesi için en az üç kadının ölmesi gerektiği”ni söyler. İzlediğimiz filmin düğümünün çözüldüğü sahne bir deniz fenerinde geçer; en az üç kadın ölmüştür o ana kadar. Bütün bunlar, filmin aslında altı ve üstüyle Frannie’nin bilinci, fantezi dünyasına dair olduğunu simgeliyor. 

Kadın cinselliği, fantezisi hakkında yapılmış en iyi filmlerden biri “Tutku Esirleri”. Yıllardır görmediğimiz kadar iyi bir erotik film aynı zamanda. Meg Ryan ve kız kardeşi Pauline’ni oynayan Jennifer Jason Leigh çok iyiler. Detektif Malloy rolündeki Mark Ruffalo da maço, cinselliğinden çok emin karakterinde inandırıcı olmayı başarıyor. 

Ha bir de seri katil öyküsü var filmi taşıyan ama hem fazla önemli olmadığından hem de ne de olsa filmin heyecanını azaltmamak için bunu es geçiyorum. Günümüzün en önemli yönetmenlerinden Jane Campion’ın “Tutku Esirlerinikaçırmayın derim. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com