TARİH:  27 Mayıs 2017
GAZETE/DERGİ: Birgün

Toz Ruhu ve Toz Bezi’nin ardından şimdi de Toz sinemalarda. İnsanın aklına Kansas’ın ‘Dust in the Wind’ şarkısı geliyor. Yani “hepimiz, rüzgârda bir toz zerreciğinden ibaretiz” diyen şarkı. Zerre demişken ‘Zerre’ filmini de anmak lazım. Her şey onunla başladı.

Herhalde toz duman olmuş hayatlar bu adların konmasında ufak da olsa bir rol oynuyordur. ‘Toz’ belki de her şeyin tozlaşmaya başladığı yere gidiyor: Afganistan’a! Talibanın, ABD yardımlarıyla SSCB’yi yenerek yeni bir dönemi başlattığı yere. Sonun başlangıcına. Ama ‘Toz’un bu konularda söylediği pek bir şey yok.

‘Toz’un aile içi ensest ve cinayete dair bir hikâyesi var. Yani siyasi şiddetten çok aile içi şiddet filmin merkezinde. Afganistan bir arka plandan ibaret. Annesinin vasiyetini yerine getirmek ve onu Kabil’de gömmek için Afganistan’a gelen Azra’nın (Öykü Karayel), ailesinin diğer üyeleriyle ve sırlarıyla tanışmasının hikâyesi ‘Toz’. Afişten de anlaşılacağı gibi, filmin Steve Mc Curry’nin 1984’te çektiği meşhur Afgan Kız fotoğrafının replikasını çıkarmak gibi bir misyonu da var sanki. Öykü Karayel’in bu amaca uygun iyi bir model olduğu söylenebilir. Bunun dışında ne yazık ki söylenebilecek fazla iyi bir şey yok film hakkında. Film bittiğinde, Azra’nın kardeşinin işlediği cinayete, kimin kurban gittiği konusunda, herkesin ayrı bir fikri vardı. Kısacası filmin ciddi anlatım sorunları var. Ama bir ilk film bu ve yönetmen Gözde Kural’ın daha uzun bir yolu var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com