TARİH: 24 Temmuz 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün
Bu da son kafa ütüleyici
Son Hava Bükücü iki boyutlu tasarlanıp sonra, daha karlı olacağı varsayımıyla üç boyutluya dönüştürülen talihsiz filmlerden. Talihsiz çünkü o koca gözlükleri takmak, yarattığı baş ağrısını çekmek ve çok karanlık bir film izlemek durumundasınız. Karşılığında aldığınız da fazla bir şey yok.
Shyamalan, new age (yeni çağ) felsefesine hep yakın bir yönetmen olmuştu. Şimdi aslında tam da aradığı malzeme var elinde. Ruhlar dünyası, bir amaçla dünyaya gelmiş kahramanlar, Hint ve Uzakdoğu felsefesi falan bu kez doğrudan doğruya ortada. Ama ne yazık ki, heyecansız, ruhsuz bir film SHB. Hiçbir kahramanı yakından tanıyamıyor, empati kuramıyor ya da sorununu anlayamıyoruz. Su, hava, toprak ve ateş bükücüler var. Bunları dengede tutan bir de Avatar denilen çocuk. Avatar ortadan kaybolunca denge bozulmuş. Ateş bükücüler terör estirmeye başlamış. Avatar yeniden ortaya çıkıyor ve dünyaya düzeni geri getirmeye çalışıyor.
En enteresan hikâye babasının dışladığı, kız kardeşiyle rekabet içindeki Ateş Bükücülerin prensi. Ama bu hikâyede ham haliyle duruyor. Filmin yakmayan ateş topları bu filmi en iyi temsil eden şey.