TARİH:  21 Ekim 2005

GAZETE/DERGİ: Birgün

Nostalji sineması 

Yönetmen: Memduh Ün-Tunç Başaran Oyuncular: Kadir İnanir, Fatma Girik, Gülsen Tuncer, Batuhan Levent Türü: Dram Ülke: Türkiye 

Nostaljik bir dönem filmi yapmak zor olduğu kadar çekici de bir iş. Çocukluğun büyülü dünyası, sinemanın çocuğun dünyasındaki o müthiş önemli yeri, ilk aşk ve cinsel hazla ilk tanışma kağıt üzerinde heyecan verici malzemeler. Üstelik bunlara CHP iktidarından DP iktidarına geçiş gibi önemli bir tarihsel dönem fon teşkil ediyor. Ama ortaya çıkan film ne o büyülü dünyayı ne de o sancılı geçiş döne nemini anlatabiliyor. 

Gaziantep’te geçen filmin kahramanı Ümit (Batuhan Levent) adlı bir çocuk. Ümit’in iki tutkusu var: Sinema ve komşu kızı Gülümser (Cemre Duru). Ümit babasını kaybetmiş ve annesiyle yaşıyor. Sinema işletmecisi Nakip Ali (Kadir İnanır) Ümit’e bir nevi babalık yapıyor. Bir gün şehre bir tiyatro kumpanyası geliyor. O Kumpanyanın baş kadın oyuncusu Gazel ne (Fatma Girik) Nakip Ali’nin ilk aşkı çıkıyor. Başka karakterler arasında komik unsurlar olarak bir cüceyle bir dev ve de sinemada gösterilen en son filmin kahramanı kimse, onun kılığına bürünen bir eksantrik var. 

Bir filmin bas ovuncusu eğer cok kötü bir performans sergiliyorsa o filmle nasıl ilişki kurabilirsiniz ki? Genç oyuncu Batuhan Levent’i kıyasıya eleştirmek yakışık almaz hata onu seçenlerde ve yönetenlerde. Batuhan Levent belki ilerde iyi bir oyuncuya dönüşebilir ama bu filmde ne yazık ki hiç umut vermiyor. Kadir İnanır ve Fatma Girik için de pek iyi şeyler söylemek mümkün değil. Ama sorun sadece oyunculuklarda değil, filmin her mizanseninde bir şeyler aksıyor, bir şeyler sakil duruyor. 

Gülümser karakterinin sevmediği adamla evlenmek istemeyen biriyken, birden bir servet avcısına dönüşümünü açıklayan hiçbir şey yok. “Sinema Bir Mucizedir”in öyle sürükleyici dramatik bir yapısı yok. Belli ki amaç filmin temelini teşkil eden hikayeleri yazan Ülkü Tamer’in favori filmi “Amarcord” tadında bir şeyler yapmakmış. Yani bir dönem ve bir mekan üzerine, hatıralardan örülü gevşek dokulu bir film yapmak. Filmdeki Fellinivari sıradışı boyutlardaki karakterlerin nedeni de bu “Amarcord”a benzeme hevesi olsa gerek. “Amarcord”un başarısına ne yazık ki sadece çok uzun, çok kısa ve çok şişko oyuncular bulmada ulaşmış film. 

“Amarcord”dan aklımızda çok şey kaldı ama “Sinema Bir Mucizedir”den ne yazık ki pek bir şey kalmayacak. Belki az işlenmiş bir karakter hariç: Atının üstünde kah bir Arap şeyhi, kah bir kovboy olan Zühtü (Arif Kilisli). Kumpanyanın güzel oyuncusunu sahneden alıp atının terkisine atan ve nihayetinde onunla da evlenen Zühtü filmin gerçekten mucizevi şeyler yaşayan tek karakteriydi. Film onun hikayesini eksenine alsaymış muhtemelen çok daha ilginç olurmuş. Zühtü’yü canlandıran Arif Kilisli’nin küçücük rolünü mümkün olan en iyi şekilde değerlendirdiğini de eklemek gerek. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com