TARİH: 6 Mart 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün
“Ses” belirli bir türe oturan bir gerilim filmi. Bu tür filmlerde kahramanın yaşadığı bir travma vardır. Bu travmanın etkisiyle kahramanın ruh sağlığı, gerçeklik algısı çarpılmıştır ve seyirci de kimi zaman bu çarpık algının yansıttığı gerçekliği izler. Fantezi ile gerçek birbirine karışır. Filmin sonunda da travmanın niteliği ortaya çıkar. Bu tür filmleri yazmak oldukça zor çünkü filmin merak unsurunu, gizemini açık etmeden yorum yapmak zordur.
“Ses” oldukça başarılı bir film. Psikolojiden anlayan biri (meslektaşım Uygar Şirin) tarafından yazılmış. Diyaloglar ve oyunculuklar başarılı, ses ve ışığın etkileyici kullanımıyla baştan sona gerilimli bir atmosfer yaratılmış. Film sırasında sık sık ürperdim ve sonuna kadar da merakla izledim.
Filmin kahramanı annesiyle (Işık Yenersu) yaşayan ve bir çağrı merkezinde çalışan genç bir kadın olan Derya (Selma Ergeç). Derya’nın merkezdeki şefi ise çocukluk arkadaşı Onur (Mehmete Günsür). Derya ile Onur arasında cinsel bir çekim var. Fakat Derya giderek artan bir şekilde gaipten sesler duymaya başlıyor. Bu ses ona çeşitli yerlere gitmesini söylüyor. Bu süreç içinde Derya, Onur’la çocukluğunda yaşadığı travmatik olayları keşfediyor.
Fakat filmin kimi kusurları da var ne yazık ki. Derya’nın travmanın bir parçası olması gereken bir abisi var örneğin. Fakat bu abinin hikâyesi filmde hiç yok. Travmanın kendisi de filmde yeterince güçlü ve etkileyici bir şekilde verilmiyor. Onur’un travma sırasında gördüklerini bir şekilde kendi hayatında sonradan yankılaması da bence sözel olarak değil görsel olarak verilmeliydi. (Film sonrasında arkadaşlarımla konuşmalarımda bu yankılamaya çok itiraz duydum, bence senaryonun güçlü yanlarından biri)
Belki ikinci bir seyredişte taşlar daha iyiye oturur ama şu anda kimi fantastik öğeleri (kilit rol oynayan fotoğrafın çeşitli versiyonlarının ortaya çıkışı, süt anne karakteri gibi) filmin gerçekliğindeki yerlerine oturtmakta güçlük çekiyorum. Sonuç olarak “Ses” iyi bir film. Atmosfer yaratmada özellikle çok başarılı. Psikolojik gerilim türünde sinemamızda bir köşetaşı olduğunu söylemek abartılı olmaz.