TARİH: 30 Mayıs 2015
GAZETE/DERGİ: Birgün
Kriz var, kriz var
Top Hooper’ın yönettiği orijinal Poltergeist (1982; Kötü Ruh) filmini görmedim. Dolayısıyla yeni filmi eskisiyle kıyaslayacak durumda değilim. Yeni Poltergeist’ın yani “gürültücü ruh”un Zeitgeist’la yani “dönemin ruhu”yla çok ilişkili olduğunu söyleyebilirim ama. İşini kaybetmiş beyaz yakalı bir aile babasının kâbusları olarak da okumak mümkün filmi. Belli ki işini kaybetmenin kapitalizmin son kriziyle büyük alakası var. Ayrıca emlak krizi ve hiçbir şeye saygısı olamayan çevresel dönüşüm de bu kâbuslarda rol sahibi. Filmdeki krizdeki aile, evin temel direği babanın işini kaybetmesiyle, daha kötü ve tabii ki daha ucuz bir bölgede ev tutmak zorunda kalıyor. Yüksek gerilim hatlarının altındaki bu yeni yerleşimin tek kusuru bu da değil. Bu yeni villa kompleksi eski bir mezarlığın üzerine kurulmuş. Mezarların taşındığı söyleniyor ama …
Utancın ve öfkenin sembolleri mi?
Çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamamanın utancını yaşayan baba, acaba onlardan kurtulmayı düşlüyor olabilir mi? Filmde gördüğümüz kâbus gibi olaylar atalarımızdan ve torunlarımızdan duyduğumuz hem utancın hem de öfkenin sembolleri olabilir mi? Bize kötü bir dünya bıraktıkları ya da onların beklentilerini karşılayamadığımız için atalarımızla süren hesaplaşma bir yanda, bitmek tükenmek bilmeyen ihtiyaçları ve şikâyetleriyle başımızın etini yiyen ufaklıklar diğer yanda… Yeni Poltergeist doğrusu ilginç bir arka plana sahip ama filmde işlemeyen bir şeyler var. Yeterince duygusu yok. Yeterince heyecanı yok. Benzer bir işsiz babanın kâbuslarını anlatan Lanet (1982; Sinister) çok daha iyiydi.