TARİH:  25 Şubat 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün

KAZANANLAR VE KAYBEDENLER
Aykut Kocaman Türk futbol tarihine Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u yenerek şampiyonluğunu ilan ettiği maçtan sonra söylediği sözlerle geçti. Zafer çığlıkları atmak yerine, Trabzonspor’un başarısının göz ardı edilmesine ve şampiyon olan her şeyi alırken ikincinin başarısız sayılmasına isyan etmişti Kocaman. “Milyonluk Bebek” sporla, özel olarak da boksla ilgili bir film. Başlıca üç karakteri var: Boks salonu sahibi ve antrenör-menajer Frankie (Clint Eastwood); onun çalıştırdığı garson-boksör Maggie (Hillary Swank) ve Frankie’nin yardımcısı eski boksör Scrap (Morgan Freeman). Maggie Amerikan tabiriyle “beyaz çöp” zümresinden 30’larında yoksul bir kadın. Boksör olmak için yaşlı ama Frankie’yi ikna edecek kadar da inatçı. Çünkü hayatta ona zevk veren ve gelecek vadeden başka bir etkinlik yok. Maggie rakiplerini daha ilk raundda sağlı sollu kroşeleriyle perişan etmeye başlayınca, mecburen tarafını tuttuğum Maggie için bir yandan sevinirken bir yandan da Kocaman’ın sözlerini düşünüyordum. Acınacak koşullarda yaşayan ve çok çalışan Maggi başarıyı hakkediyordu, film öyle göstermişti. Peki ya kaybedenler? Onlar nasıl koşullarda yaşıyorlardı, ne kadar çaba harcamışlardı, canları Maggie’nin yumruklarından çok yanmış mıydı, kariyerleri orada bitmiş miydi? Onlar konumuz dışındaydı, onlar yenilmesine ve başarısızlığına sevinmemiz gereken figüranlardı. 
“Milyonluk Bebek” sinemada Kocaman’ın futbolda yaptığını yapmaya soyunan bir film değil. O, sonu trajik biten bir başarı öyküsünü çok fazla derine inmeden anlatan ve gözünü birinci olmaya dikmiş bir film. Ama işini iyi yapıyor ve Oscarlarda birinci olması şaşırtmayacak. Çünkü öncelikle birbirleri vasıtasıyla hayata tutunan üç karakterin öyküsü oyuncularının da başarısıyla etkiliyor. Ve daha da önemlisi başta batan klişeciliğini (Scrap’in bilgece aforizmaları, finalde karşılaşılan boksörün “Rocky III” filmindekine benzer bir şekilde Doğu Bloku’ndan, üstüne üstlük eski fahişe oluşu) sonra kendi kendine sıfırlıyor: Filmin finalinde o boks maçlarını kazanmak ya da kaybetmek artık tamamen konu dışı hale geliyor. Ama bunun neden böyle olduğunu söylemek çok fazla şeyi açığa vurmak olacak. “İçimdeki Deniz”de ağlamadıysanız bir şansınız daha var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com