TARİH: 29 Kasım 2008
GAZETE/DERGİ: Birgün
Bir maymun daha…
Orijinal Adı: Le Silence de Lorna Yönetmenler: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne Oyuncular: Arta Dobroshi, Jérémie Renier, Fabrizio Rongione Türü: Dram
Nuri Bilge Ceylan’ın suça susarak ortak olan kahramanları gibi ‘Lorna’ Sessizliği’ filminin başkahramanı Lorna da susarak suça ortak olmayı seçiyor.
Dardenne kardeşler sinemanın en imtiyazlı köşelerinden birine sahipler, Cannes Film Festivali’nde iki kez Altın Palmiyeyi kazanmak sadece bir avuç yönetmene nasip olmuştur ve Dardenne kardeşler bunlar arasındadır. Sinemaya belgeselci olarak başla yan Dardenneler bu dönemde işçi sınıfı mücadelerine, grevlere yoğunlaşıyorlar.
Kurmaca filmlere geçtiklerinde ilgileri daha çok yalnız, sert ve acımasızlaşmış, suça bulaşmış ya da bulaşma eğiliminde olan, yoksul karakterler üzerine yogunlaşıyor. İşçi sınıfına inançlarının zayıfladığı bir dönemde, kötüleştiğini gözlemledikleri insandaki son erdem kırıntılarını yakalamaya yoğunlaşmış gibiler. Dardenne filmlerinin kahramanları birçok acımasız davranışın ardından bir noktada kabuklarını koruyamaz hale gelir. O kabukta bir çatlama olur ve daha fazla bastıramadıkları bir insanilik kendini dışa vurur.
Suça susarak ortak oluyor
“Lorna’nın Sessizliği’ de benzer bir yapıda. Bir k ru temizlemecide çalışan Arnavut göçmen Lorna (Arta Dobroshi), Belçika vatandaşı olabilmek için Arnavut mafyasının yardımıyla bir eroinman olan Claudy’yle (Jeremie Renier) anlaşmalı evlilik yapmıştır. Plana göre mafya, Claudy’yi aşırı doz süsü vererek öldürecektir. Bundan çeşitli faydalar sağlanması düşünülür: Claudy’ye boşanma için verilen paradan kurtulunacak, boşanmanın taşıdığı şüphe çekme riski elimine edilecek ve Lorna’nın yeniden evlenerek bu kez bir Rus’a vatandaşlık kazandırma süreci hızlandırılacaktır. Gerçek anlamıyla yani sevdiği insanla evlenip, kendi dükkanını açama planları kuran Lorna bu son derece acımasız plana onay vermiştir. Ama Lorna, Claudy’ye acımaya başlar ve işi boşanmaya çevirmek ister. Bu süreçte Claudy’yle aralarında gerçek bir yakınlaşma da yaşanır…
Filmin adındaki sessizlik burada devreye giriyor. Nuri Bilge Ceylan’ın suça susarak ortak olan kahramanları gibi Lorna da susmayı seçecektir (açıklamamamda yarar olan suç karşısında). Ama vicdanında derin bir yara açılmasına da engel olamaz. Lorna insanlığına tutunmak için gerçeklikten zihinsel olarak kaçacak ve hayali bir hamilelik yaratacaktır kendisi için.
Filmin çok iyi işlemeyen yanları var. Birincisi Lorna’nın bu kadar vahşiyane bir plana baştan onay vermesi çok aklıma yatmadı benim. Bunu yapan insanın ardından göstereceği davranışlar da farklı olmalı. Lorna’nın mafya üyesiyle ilişkisi de fazlasıyla yakın. O kadar yakın ki iki kafadar bir iş planı yapmış gibi görünüyor neredeyse.
Neyi anlatmak istediği belli değil
Mafyanın planı fazlasıyla şüphe çekici. Hadi boşanma parası vermemek ve şüphe çekmemek için boşanma yerine Claudy’yi öldürmelerini anladık. Hemen ardından Lorna’yı bir Rus’la evlendirmek nasıl şüphe çekmeyecek? Fakat bence filmi en etkisizleştiren unsur, filmin neyi anlatmak istediğinin belli olmaması. Bir düzen eleştirisi gibi durmuyor. Tamam paranın egemen olduğu bir dünyada insanlığın yaşayamadığından söz etmek mümkün ama bir yandan da Belçika’da çok insani bir yaşam olduğu izlenimine kapılıyorsunuz. Şiddete maruz kalan kadınlar korunuyor, eroinmanlar tedavi ediliyor (öyledir de hakikaten). Sorun kahramanlarımızın Arnavut oluşunda gibi duruyor. Arnavutlarla Belçikalıların dünyasının nerede kesiştiği veya bu iki dünyanın ilişkisi eksik. Davetsiz misafir Arnavutların uygarlıkla çarpışmasını izler gibi oluyoruz.
Ama Dardennelerin filmi varsa gitmemek olmaz. Kısa rolünde Dardenne filmlerinin demirbaşlarından Jeremie Renier çok başarılı. Filmin Cannes’dan en iyi senaryo ödülüyle döndüğünü de hatırlatalım.