TARİH:  9 Temmuz 2004
GAZETE/DERGİ: Birgün

Yönetmen: Eli Roth; Oyuncular: Rider Strong, Jordan Ladd, Joey Kern; Tür: Korku

”Dehşetin Gözleri” birçok filmi hatırlatıyor: Ormanda geçen konusuyla “Blair Witch Cadısı”, bulaşıcı hastalığıyla Cronenberg’in “Kuduz”u, acayip kasabalılarıyla John Boorman’in “Deliverance”ı ve hatta Bruno Dumont’un “26 Palms”ı bunlardan birkaçı. Ama saydığımız filmlerin aksine “Dehşetin Gözleri” ilerde hatırlanacak ve referans verilecek bir film değil. Kötü de değil, hatta ilgiyle izleniyor ama sonunda geriye bir şey kalmıyor. İkisi kız beş üniversite öğrencisi, sınavlarının ardından dağda bir kulübeye tatil yapmaya giderler. Yolda alışveriş ettikleri dükkanda garip tiplerle karşılaşırlar. Isırmaya meraklı bir çocuk, zenciler için tüfek bulunduran bir yaşlı dükkancı (sonradan ırkçı olmadığını öğreniriz), ısıran çocuğun düşmanca davranan babası.. 

Gençler kulübeye gelir gelmez, içlerinde sevgili olan tek çift hemen yatağa atlarlar. Erkeklerden en salak olanı sincap avlamaya gider. Diğer kızla erkek ise zor bir ilişki içindedir. Kız erkeği hep belirli bir mesafede tutar, yörüngesinden çıkmasına izin vermez ama çocuğun sevgili olma çabalarını da görmezden gelir. Sonra sincap avcısı salak ormanda her tarafı kanayan hasta bir adamla karşılaşır. Ona yardımcı olmadığı gibi, kimseye ondan da bahsetmez. Ama adam kulübede gençleri bulur. Hastalığın kendilerine bulaşması korkusuyla, gençler adam kovalarlar ve yanarak ölmesine sebep olurlar… 

Film küçük kasabaların dindarlığı ve yabancı düşmanlığı gibi konulara hafifçe değiniyor ama sonra finalde, aynı kişileri zenci beyaz birlikte şarkı söylerken gösterip, seyirciyi kontrpiyede bırakıyor. Sanki, “o kasabalıların ırkçı oldukları düşüncesi sizin kafanızda sadece” der gibi. 

Diğer karakterler de klişelere çok uymuyor. İffetli görünen kız, maceralarını anlatarak pek de öyle olmadığını gösterirken, hoppa kız göründüğünden daha fedakar çıkıyor. Bütün bu şaşırtıcı yanlarına rağmen film yine de hem çok korkutucu olmaması hem de karakterlerinin ilişkilerini fazla derine inmeden ele alması nedeniyle pek bir iz bırakmıyor. Ama türü seviyorsanız bu filmi de görün, pişman olmazsınız. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com