TARİH: 24 Eylül 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün
Eski özel harekatçılar
“Katillerin Üst Tabakası” gibi bir anlama geliyor “Killer Elite”. Bazı filmlere neden Türkçe isim verilmiyor bilmiyorum; galiba artık herkes İngilizce biliyor ülkemizde. Bir film sadece Kürtçe ya da Arapça adla çıksa vizyona, çıngar çıkabilir ama yabancı bir dille çıkması normal. Oysa Kürtçe ve Arapça TRT kanalları var ülkemizde.
“Killer Elite”in baş kahramanı Danny adlı (Jason Statham) bir İngiliz özel harekât komandosu. Danny pis bir katil ama film bize onu vicdanlı bir insan olarak tanıtmaya kararlı. Bu pis herif bir gün Meksikalı bir politikacıyı küçük oğlunun gözleri önünde vuruyor. Artık, çocuğu da az kalsın vuracağı için mi, yoksa çocuğa yaşattığı travmayı kaldıramadığı için mi, her neyse, mesleği bırakıp inzivaya çekiliyor. Ama babası yerine koyduğu ustası ve iş arkadaşı Hunter (Robert de Niro) sevimsiz bir Ummanlı şeyh tarafından kaçırılıyor. Şeyh Danny’ye “Ustanı sana geri veririm ama bir şartım var: Sen de benim oğullarımı öldüren ve rakip şeyhin iktidara geçmesini sağlayan İngiliz SAS komandolarını öldüreceksin!” diyor. Artık öldürmeyeceğine dair yemin etmiş olan Danny mecburen işe koyuluyor. Ama karşısında emekli SAS’çıların oluşturduğu “Feathermen” (tüy adamlar) cemiyetini buluyor. Bunlar da kendi adamlarını yani eski SAS’çıları korumaya kararlılar ve Spike (Clive Owen) gibi, Danny’ye rakip olabilecek kalibrede adamları var.
Vatan ve kraliçe aşkına cinayetler işlemiş bu eski derin devlet elemanları arasında bir savaş başlıyor. Bu savaşta hem Danny hem de Clive iyileri temsil ediyorlar. Nasıl yani mi? Kimi temsil edecekler ki? Onlar ülkeleri için “kurşun da atan kurşun da yiyen” cesur insanlar. Ülkeleri onlardan demokrasi ve insanlıkla bağdaşmayan şeyler istemiş olabilir. Yine de bu Britanya’nın da kötü olduğu anlamına gelmez. Asıl kötü ve hatta tek kötü tabii ki ihtiyar Arap şeyhi ve sevimsiz oğlu. Zaten genç prens bile ülkesini “çöl” diye aşağılıyor. Hangi şeyhin ülkeyi sömüreceğine Britanya karar vermişse ve kendi payını almışsa, o kadar da kötü bir şey yapmış sayılmaz değil mi? Zaten filmde iyi Arap karakter diye bir şey de ara ki bulasın.
Film, bütün tarfaları bir tür aile olarak resmediyor. Danny’ye “kid” ya da “kiddo” (evlat) diye hitap eden Hunter baba figürlerinden biri. Danny de oğul tabii ki. Spike “Feathermen”in becerikli ve isyankâr oğlu, cemiyetteki emekli SAS’çılar ise onun baba figürleri. Bir de tabii şeyh ve oğulları var. Yani savaşan üç aile var birbiriyle. Karşımızdakine politik bir gerilim filmi değil de, mafyatik aileler arası bir gerilim filmi gözüyle bakmak sanırım en sağlıklısı olacak. Eğlendiriyor mu derseniz, zerre kadar bile değil diyebilirim. Kavga dövüş seyredeceksem kung-fu filmi seyretmeyi tercih ederim. Hiç olmazsa bir koreografi oluyor o filmlerde. Bir de Arap düşmanlığı kung-fu sinemasının olmazsa olmazı değil.