TARİH: 6 Aralık 2014
GAZETE/DERGİ: Birgün
Fatih Akın’ın Ermenilerin 1915’te Osmanlı coğrafyası içinde katlinden, kırıma uğratılmasından söz eden bir film yapması takdire şayan. ‘Kesik’ ele aldığı konuyu olabildiğince yumuşak bir şekilde anlatıyor. Bu bir belgesel değil, dolayısıyla o niye yok bu niye yok demenin de sınırları olmalı.
Filmin derdi bize ırkçılığın, etnik ayrımcılığın insanlara nasıl acı çektirdiğini anlatmak. Ne filmin tek kötüleri Türkler ne de Türklerin hepsi kötü filmde. Ayrıca ırkçılığın milleti olmadığını anlatmaya özen gösteriyor film. Ama bunun dışında filmin söylediği, seyiricisine geçirdiği önemli bir duygu ve düşünce yok ne yazık ki. İyiler ve kötüler, klişelerle dolu davranışlar ve diyaloglarla etkileşiyorlar film boyunca. Anlaşılır nedenlerle Ermenileri İngilizce konuşturmuş Fatih Akın. Amerikalı seyirciye hitap etmenin başka yolu olmadığı gibi, bildiği bir dilde yönetmek istemiş filmini. Ama olmamış. Belki yabancı seyirci için o kadar sorun olmaz. İngilizce konuşan Polonyalılardan rahatsız olmamıştım Piyanist’i seyrederken. Ama bu coğrafyada geçen bir filmde bu coğrafyanın dillerini, Ermenice’yi duymak isterdim.