TARİH: 6 Ekim 2007
GAZETE/DERGİ: Birgün
Mutenalaştırabildiklerimizden misiniz?
İçindeki Yabancı’nın bireysel şiddeti eleştiren bir film olduğunu söylemek zor. Tam tersine filmin finali bu şiddeti yüceltiyor.
Orijinal Adı: The Brave One Yönetmen: Neil Jordan Oyuncular: Jodie Foster, Terrence Dashon Howard, Naveen Andrews Türü: Aksiyon, Suç, Dram, Gerilim Ülke: ABD, Avustralya
Filmin başlarında New York’a filmin kahramanının gözünden nostaljik bir bakış var. Giuliani’nin belediye başkanlığı döneminde New York çok değişmişti. 70’lerin o tehlikeli kenti yerini oldukça güvenli bir şehre bırakmıştı. Ama bu aynı zamanda New York’un renklerini yitirme sürecinin de başlangıcıydı. Tıpkı İstanbul’un da başına gelmekte olduğu gibi New York da bir mutenalaşma sürecinden geçiyor. Büyük sermaye New York’un tarihini, renklerini siliyor hızla, tıpkı İstanbul’a da yapmakta olduğu gibi. Şık mekânların sayısı hızla artarken, fiyatlar hızla yükseliyor, yaşamak dar gelirliler için gittikçe güçleşiyor.
En son ne zaman oldu?
Radyo programcısı Erica (Jodie Foster) eskinin yıkılması, el değiştirmesiyle yiten değerlerden, kaybolan anılardan dert yanıyor filmin başlarında. Fakat Erica’nın hayatını kökünden değiştirenler bunlar olmuyor.
Para sahipleri şehri kahramanın gözünden daha kötü, yaşaması daha keyifsiz bir hale getirirken, parasızlar kahramanımıza asıl cehennemi yaşatıyor. Film sanki, “ey solcular, liberaller, insan hakları savunucuları, mutenalaşmayı eleştiriyorsunuz ama bakın eskiden kent böyleydi, hâlâ da tam temizlenemedi gördüğünüz gibi; gelişmeye engel olmayın”, diyor.
Erica’nın başına gelenler, 2000’lerin Manhattan’ından çok 70’lerin Manhattan’ına yakışıyor. Erica ve sevgilisi gerçek olamayacak kadar mükemmel bir çift izlenimi veriyorlar filmin başında. Bu mükemmellik ancak imha edilebilir, onun üzerine bir şey inşa edilemez, film de onu yapıyor. Erica ve sevgilisi Central Park’ta 3 serseriyle karşılaşıyorlar. Kaçmaya çalışmak yerine dövüşmek gibi bir hatalı kararın sonucu ölümcül oluyor. Erica komaya girinceye, sevgilisi ölene kadar dövülüyor. Central Park’ın görece kalabalık olduğu saatlerde böyle bir olay en son ne zaman oldu acaba gerçek hayatta?
İntikam meleği
Erica fiziksel sağlığına kavuşuyor ama ruhsal dengesini yitiriyor. Savunma mı, saldırı mı amaçlı olduğunu ilk başta anlamadığımız bir tabanca ediniyor kendine. Sonuçta her iki amaç
için de kullanıyor silahını ve giderek bir intikam meleğine dönüşüyor. Erica, ‘Ölüm Arzusu’nun faşizan Charles Bronson’undan çok farklı bir yerde durmuyor. Ama film afişinde de söylediği gibi (Kaç Yanlış Bir Doğru Eder?), Erica’nın sağlıksız bir yönelim içinde olduğunu sözel düzeyde ifade diyor sık sık. Yine de İçindeki Yabancı’nın bireysel şiddeti eleştiren bir film olduğunu söylemek imkânsız. Tam tersine filmin finali bu bireysel şiddeti yüceltiyor. Erica mutenalaşmaya karşı çıkarak başladığı filmin sonunda mutenalaştıranlar arasında yerini alıyor.