TARİH: 16 Haziran 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
Asiye nasıl kurtulur?
GÖZLERİMİ DE AL Orijinal adı: Te doy mis ojos Yönetmen: Iciar Bollain Oyuncular: Laia Marull (Pilar), Luis Tosar (Antonio), Candela Peña (Ana), Rosa Maria Sardà (Auro) Türü: Dram – Romantik Ülke: İspanya
“Gözlerimi de Al” genç bir kadının küçük oğluyla birlikte evden kaçışıyla başlıyor. Pilar (Laia Marull) kendisine şiddet uygulayan kocası Antonio’yu (Luis Tosar) terk emeye karar vermiş ve çareyi kız kardeşi Ana’nın (Candela Pena) yanına sığınmakta bulmuştur. Ama Pilar’ın Antonio’ya verecekleri aslında daha bitmemiştir. İlişkilerinin başında Antonio’ya mecazen kulaklarını ve dudaklarını veren Pilar ancak gözlerini de yine mecazen verdikten sonra Antonio’nun değişmeyeceğini görecektir. Çünkü Antonio’yu erkekliğini şiddetle ifade etmeye sürükleyen toplumsal kodlar, Pilar’ı da mazohistçe teslim olmaya, bedenini güce teslim etmeye koşullamıştır. Pilar’a Antonio’nun en yakın oldukları sevişme anında da erkeğin kadının vücuduna tahakküm etmesi, o bedene sahip çıkması ve kadının da bunu istemesi söz konusudur.
Başta sözünü ettiğim ayrılıktan sonra Antonio değişmeye çabalar. Bir yandan Pilar’ı hediyelerle geri dönmeye ikna etmek ister, diğer yandan da grup terapisine devam eder. Burada acıklı olan bir şey vardır: Tedavi gören erkekler köreltici işlerde kendi ifadeleriyle bütün gün it gibi” çalışırlar. İşleri kendilerini gerçekleştirmelerine olanak vermez ve kendilerini “güçlü hissetmelerini hiçbir düzeyde sağlamaz. Çalışma hayatını manasızlaştıran işbölümü içerisinde Anonio’ya da bir beyaz eşya dükkanında satış elemanı olmak düşmüştür. Patronunun emrinde kendini “erkek” gibi hissetme şansı sıfırdır. Trajikomik bir sahnede terapideki erkekler eve geliş anlarını tekrar canlandırırlar. Hesapta karılarıyla iletişim kurmaya çalışacaktırlar ama bütün gün yaşadıklarını değil konuşmak, düşünmek bile istemezler. Kendilerini, erkekten beklendiği üzere muktedir hissedebilecekleri tek coğrafya evleri ve karılarının bedenleridir. Kendilerine ve toplumsal konumlarına güvensizlikleri karılarına yönelttikleri şiddetle dışa vurulur. Antonio toplumun erkeğe yüklediği güçlü olma misyonuyla, tamamen iktidarsız bir konumda olduğu ekonomik yaşam arasında sıkışmış hasta bir bireydir. Öfkesini siyasal olarak ifade edebilecek ne bilinci ne de bir aracı vardır. Sadece kendisinden daha zayıfı ezmesini bilir. Sınıflı ve erkek egemen toplumda başka tür bir ilişki biçimini yaşamamıştır, tahayyül de edemez. Pilar’ın kendisini ifade edebileceği, zevk aldığı bir iş bulması kendisini iyice küçük hissetmesine yol açar. Pilar bulduğu işte çok şanslıdır aslında, çünkü herkese sanatla ilgili bir iş bulmak nasip olmaz. O da Antonio gibi bir tezgahtarlık işi bulsa filmin finalinde Pilar için daha az iyimser olacaktık. Pilar sonunda kendisinden beklenen pasif kadın konumundan çıkma şansını bulur ya da bu şansı kendisi yaratır. Antonio ise kendisinden beklenen aktif erkek rolüyle, pasif sosyal konumu arasında ezilmekten kurtulamaz ve son iktidar kalesini de kaybeder. Kısaca Asiye bir ölçüde kurtulur (Vasif Öngören’e saygılar) ama Asi nasıl kurtulacaktır, film bu konuda bir ipucu vermez. Filmin oyuncuları oldukça başarılı; mizansenler bazen klişe tadında ama yönetmen Iciar Bollain sonuçta iyi bir film yapmış. Yüzeysel bir iyi kötü ayrımıyla yetinmemiş, hem itici bir karakter olan Antonio’yu hem Pilar’ın kadın mazohizmini anlamak ve anlatmak için çaba harcamış. Kısacası takdire şayan bir film “Gözlerimi de Al”. Kaçırmayın.