TARİH: 4 Şubat 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
Bilinmeyenin çekiciliği
“Dönüş” bir gerilim filmi atmosferine sahip ama bir yandan da Tarkovski’yi andıran öğeler barındırıyor. Yağmurun ve suyun kullanımı, Andrey Rublev’in baş karakterine benzeyen ve Ivan adındaki çocuk kahramanı gibi…
Muğlaklığın, gizemin ciddi bir çekiciliği var. “Bir Konuşabilse”nin (Lost in Translation) finalinde Bill Murray’nin, Scarlett O’Hara’ya söylediklerini bilmememiz, oraya istediğimiz metni yazmamızı sağlıyor ve sonsuz seçeneğe kapı aralıyordu. “Kutup Çizgisi Aşıkları”nda içeriğini hiç öğrenemediğimiz ama filmdeki karakterlerin kaderinde önemli rol oynayan bir aşk mektubu vardı. Film kahramanlarının söyleyip yazabilecekleri hiçbir şey o söylenen ve yazılanları bilinmez bırakmaktan daha etkili olamazdı.
İSA FİGÜRÜ
“Dönüş” anlatmamakta, açıklamamakta çıtayı çok yükselten bir film. Filmin anlatmadıkları anlattığından daha çok. Bu da filme çok fazla anlam yükleme olanağı sağlıyor. Sadece anlatmadıkları değil tabii filme anlam yükleme olanağı sağlayan. İma edilen şeyler de var. Mesela film yedi gün süresinde geçiyor. Pazar günü başlıyor ve Cumartesi sona eriyor. Akla İncil’e bir gönderme yapılıp yapılmadığı düşüyor tabii. Sonra filmde bir baba figürü var, hakkında çok az şey bilinen. Bu babayı ilk ve son kez aynı şekilde görüyoruz: Yatar pozisyonda, perspektife göre ayaklar önde, baş arkada. Bu da İsa’yı resmeden meşhur bir tabloyu hatırlatıyor. Babayla İsa arasında bir bağ mı kurmuş yönetmen? Yoksa baba politik anlamlarla mı yüklü? Babanın dönüşü neyin dönüşü, yok oluşu, neyin yok oluşu? Yoksa baba tamamen bir hayal ürünü mü, filmin finalindeki resimlerin düşündürttüğü gibi? İki delikanlı neyin hayaliyle cebelleştiler? Yaz yazabildiğin kadar, kalem seyircinin elinde. Bu anlam belirsizliği filmi kutsal kitaplar gibi bir şey yapıyor, ne okumak istersen onu okuyorsun filmde. Belki de filmin gördüğü büyük saygının arkasında böyle bir şey var. Venedik’te aldığı Altın Aslan “Dönüş”ün sayısız zaferinden sadece biri.
BABA VE OĞULLARI
Peki imaları ve belirsizlikleri bir kenara bırakırsak, belirli ve net olan ne var? Bir babayla, farklı karakterlerdeki iki oğlunun, iki oğlanın ilişkisi var. Aslında babanın gerçek baba olduğundan bile hep kuşkuluyuz çünkü. Neyse, baba 12 yıl aradan sonra anne ve anneanneleriyle yaşayan iki oğlanın dünyasına çıkagelir. Anne nedense gelişmelere seyirci gibidir. Baba oğlanları alıp bir geziye çıkar. Küçük oğlan babayı olduğu gibi kabullenmez, büyük oğlan ise babanın sevgisi için her şeyi yapmaya hazırdır. Baba sert bir adamdır, bazı erkeklik ideallerini oğullarında görmek ister ve otoritesine karşı gelinmesini şiddetle cezalandırır. Aslında çocuklara karşı o kadar da duyarsız olmadığını anladığımız anda ise dramatik bir gelişme olur. Çocuklar arasındaki roller değişir. Büyük oğlan kardeşine terk ettiği inisiyatifi ele alır.
İKİNCİ KEZ İZLENMEZ
“Dönüş” bir gerilim filmi atmosferine sahip ama bir yandan da Tarkovski’yi andıran öğeler barındırıyor. Yağmurun ve suyun kullanımı, Andrey Rublev’in baş karakterine benzeyen ve Ivan adındaki çocuk kahramanı gibi. Estetik açıdan çok başarılı bir film “Dönüş”. Oyuncular, özellikle küçük Ivan’da çok iyi. Yönetmen ne yaptığını çok iyi biliyor izlenimi verdiği için, anlamdaki belirsizlikler izleyici gözünde daha da derin yorumlara kapı aralıyor.
“Dönüş” yalnız bir kere izlenecek bir film. “Uzak” gibi bir filmi mesela Amerikalı eleştirmen Roger Ebert gibi ben de ikinci kez daha izlediğimde çok daha fazla beğenmiştim. “Dönüş” ise ikinci izleyişte artan değil azalan bir film. Filmin gerilim atmosferi ikinci izlenimde ortada olmuyor ve anlatılan şeylerin aslında azlığı ve belirsizliklerin çokluğu seyirci tatminsizliğini artırıyor.