TARİH:  8 Ocak 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün


24-30 Aralık tarihlerinde eskiden Sinema-Tarih Buluşması olarak bilinen festival yeni bir isimle, Randevu İstanbul  (Rendez-vous) adıyla gerçekleştirildi. Festivalde izlediğim filmlerden ikisi diğerlerine göre öne çıkıyordu. Artvin’deki Gezici  Festival’de bu filmlerden biri SİYAD’ın, diğeri ise ana jürinin en iyi film ödülünü aldı. ‘Bibliyotek Pascal’ ve ‘Yasadışı’ adındaki bu çok iyi iki filmin ortak bir özelliği vardı. Bu özellik ikisinin de eski sosyalist ülkelerin kadınlarının Batılı ülkelerde yaşadığı işkenceyi anlatıyor oluşuydu. İşkence,  tecavüz, aşağılanma ve hatta cinayet Batı’nın yıllardır ‘özgürleştirmeye’ çalıştığı sosyalist ülke vatandaşlarına sunduğu şey! Sosyalizmin çöküşü, sonuçları itibarıyla çağımızın en trajik olaylarından biri. Eski sosyalist ülkelerin insanları, evet, kötü bir rejimde yaşıyorlardı ama temel ihtiyaçlarının hepsini de karşılıyorlardı. Yaşadıkları rejimin içine kapanarak çürümesinde Batı’nın ekonomik, politik ve askeri baskısının katkısı da büyüktü. Bugün artık kendi ülkelerinde yaşayamaz durumda bu insanlar. Devlet mafyaya dönüşmüş durumda.  Ve yıllarca özgürlük propagandası yapan Batı’nın onlara ne sunduğunu ise sinema gayet iyi anlatıyor. Bu filmlerin çok daha fazla tartışılıyor olması gerekirdi, ideal bir dünyada.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com