Tarih: 29 Nisan 5 Mayıs 2004
Gazete/Dergi: Haftalık
2003 yılında Türkçeye çevrilerek Ayrıntı Yayınevi tarafından yayınlanan Seks İsyanları, Muzır Kurulu tarafından müstehcen bulundu ve toplatıldı. Kurulun gerekçesi, ”Saldırganlığın, tecavüzün, ensest ve homoseksüel ilişkinin olağan ilişkiler gibi gösterilerek meşrulaştırıldığı, cinsel organlardan ve ilişkilerden bahsedilirken kelimelerde başkalaştırmaya gidilmeden oldukça kaba bir anlatım tarzının benimsendiği müşahede edilmiştir” şeklindeydi.
Nisan ayında Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısı üzerinde çalışan TBMM Adalet Komisyonu, müstehcen yayınları düzenleyen maddeyi değiştirdi. Yapılan değişiklikle ”bilimsel eserler” konusundaki istisnaya gerek duyulmaması, müstehcenlik konusunda tartışma başlatmıştı. Komisyon bu düzenlemeyi yaparken Avrupa Birliği Uyum Çalışmaları çerçevesinde Yedinci Uyum Paketi’nde TCK’nın bu maddesine eklediği, ”Bilim ve sanat eserleri ile edebi değere sahip olan eserler bu madde kapsamı dışındadır” fıkrasını tamamen saf dışı bırakmış oluyordu. Komisyona göre bu değişiklik, ”müstehcenlikle ilgili denetimli bir serbestliği” getirecekti. Yani bilimsel çalışma değeri taşıyan bir yayın, eğer müstehcen bulunursa yasaklanabilecekti.
Seks İsyanları Muzır Kurulu’nun olumsuz raporuyla yasaklandı. Üstelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yüksek lisansını yaptığı ünlü Harvard Üniversitesi’nin yayını olmasına rağmen. Kitabın toplatılma kararı en çok Türkçe baskısının redaktörü Cüneyt Cebenoyan’ı şaşırttı. ”Seks İsyanları” kitabı ile tanışıklığı yayınlandığı yıla dayanan Cebenoyan’ın radyo programcılığına başlaması da bu kitabın sayesinde olmuş. Henüz hiçbir yıayınevi bu kitabı bilmezken Cebenoyan ”Seks İsyanları”n Amerika’dan getirtip bu kitap üzerine bir radyo programı hazırlamış. Yani Muzır Kurulu, henüz kitapla tanışmadan Açık Radyo müdavimleri 1996 yılında saat 19:00 – 20:00 arası ”Erkekler, Kadınlar ve Rock’n Roll” programında büyük bir keyifle ”Seks İsyanları”nı dinliyordu.
Bu kitapla tanışma nasıl hikayesini anlatır mısınız?
Bu kitap 1995 yılında çıktı. O zaman yabancı dergilerden kitap hakkında yazılanları okumuştum. Kitabı getirttim ve okuyunca çok hoşuma gitti. Ve böylece aklıma kitap üzerine bir radyo programı hazırlama fikri geldi. Açık Radyo’ya bu fikrimi önerdim ve kabul edildi. ”Erkekler, Kadınlar ve Rock’n Roll” adlı programı Açık Radyo’da yapmaya başladım. Benim radyo sunuculuğum bu kitapla başlamış oldu. Programı iki arkadaşımla birlikte yapıyorduk. Uzun bir süre de bu program devam etti. Programda kitabı Türkçeye çeviriyorduk ve kitapta sözü edilen şarkıları çalıyor, üzerine söylenenleri aktarıyorduk. Mesela Rolling Stones’la ilgili bölümleri önce Türkçe anlatıyorduk, sonra da o şarkıyı çalıyorduk. O süreç boyunca kitapla ilgili herhangi bir sorun çıkmamıştı.
Muzır Kurulu neden bu kitabı müstehcen buldu?
Açıkçası ben Muzır Kurulu’nun kararını görmedim. Ama bazı başlıkları biliyorum. Mesela bir yerde gitarist Donita Sparks’ın tamponunu vajinasından çıkartıp kalabalığa fırlatmasından bahsediliyor. Müstehcenliğin gerekçesi olarak bu gösteriliyor. Herşeyden önce akademik bir kitap bu. Tersliğin başladığı nokta orası. Çünkü bilimsel çalışmaların Muzır Kurulu’nun yargılarından muaf olması gerekiyor. Edebi yetersizlikten söz ediyorlar… Bu kitap bir roman ya da deneme değil; bir bilimsel çalışma. İçinde birçok dipnotun olduğu, birçok kitaba gönderme yapan ciddi, akademik bir çalışma.
Kitapta neyin araştırılması yapılmış?
Kitap rock’ı ciddi bir biçimde eleştiriyor. Ama eleştiri dışarıdan bir bakışla gerçekleşmiyor. Kitabın yazarları rock müziğini seven insanlar. Simon Reynolds zaten bir rock müziği yazarı. Dolayısıyla dışarıdan kuru bir akademik bakışla batmıyor müziğe. Sevdiği adamları daha derinlemesine analiz ediyor. Belki ipliğini pazara çıkarıyor ama yine de sevmeye devam ediyor. Bırakın müstehcenliği, ben bu kitap için feminist diyebilirim. Erkeklerin yaptığı rock’ı incelerken kitap iki bölüme ayırıyor konuyu: Misogyny (kadın düşmanlığı) ve psikodelik müzik. Psikodelik bölümde anneyi yüceltme, anne rahmine dönme isteği ağır basıyor. Yani iki akım var; biri kadın düşmanı, diğeri de ana kuzusu. Üçüncü bölümde ise kadın rock’çıların kendi seslerini bulma çabalarından söz ediliyor. Rock müziğinin neredeyse itici güçlerinden birinin kadın düşmanlığı olduğunu iddia ediyor. Bunun kökenlerine giderek, ”beat kuşağı”ndan başlayıp bugüne getiriyor.
Rock kültürü önce kadına karşı sonra kadın yanlısı bir görüşür mü simgeliyor ?
Rock müzik başkaldırının müziğidir ve düzenin değer yargılarına karşıdır fikrine ayrımı ortaya koyuyor. Asinin Hedonist (hazcı) olarak portresini çiziyor. Rock’çılar aslında düzene kökünden karşı değil, keyiflerinin yerine gelmesini istiyor. Bu durum da kendini en çok kadın-erkek ilişkilerinde gösteriyor. Gayet maço, ataerkil bir konum edinebiliyor rock’çı. Tipik bir erkek oluyor. Kitap bu ayrımı koyuyor. Bence popüler kültüre ilgi duyan herkes bu kitabı okumalı.
”Seks İsyanları”nın yazarları Muzır Kurulu’nun kararı hakkında ne düşünüyor?
Simon Reynolds’la bu ara sık sık yazışmaya başladım. Neyi müstehcen bulduklarını o da çok merak ediyor ve şaşırmış durumda. O da bunun akademik bir kitap olduğunu ve okullarda öğrencilere okuttuklarını söylüyor ki Amerika çok serbest bir yer değil ve giderek daha yasakçı bir yer haline geliyor. Harvard University Press’ten kitap çıkarmak kolay bir şey değil. Muzır Kurulu’nun koca bir çalışmayı aşağıladığını düşünüyorum. İnsanları tahrik etmek için yazılmış bir kitap olmadığı çok aşikar. Bu kitap kadınları aşağılamıyor; aşağılayanları eleştiriyor. Dolayısıyla bu kitabın savunulması gerek. Ben Muzır Kurulu’nun bu kitabı anladığını zannetmiyorum. Birkaç yerde birkaç cinsel organ adı geçmişse herhalde bunları sakıncalı görmüşler. Mesela Jim Morrison’ın annesiyle yatmak istediğini söylediği bir lafı vardır. Filminde de gösterilmiştir ve bu film bizim televizyonlarımızda da gösterildi. Neyi yasakladıklarını anlamıyorum. İngilizce halinde durursa sorun yok herhalde.
Günümüz rock’çıların değerlendirebileceğiniz şarkı sözleri var mı?
Nazan Öncel’in enteresan sözleri vardı Demir Demirkan’la yaptığı albümünde. Babasının kendisine yaptığı tacizleri anlatıyordu. Ona da çok şiddetli bir tepki olmuştu. Duman’ı dinliyorum ve onlarda da maçoluk var mesela. Şimdi rock müzik deyince akla ilk gelen isim Radiohead. Ben onları aseksüel buluyorum. Hatta bir demeçlerinde ”Bizde testosteron eksikliği var” demişlerdi.