TARİH: 15 Mart 2014
GAZETE/DERGİ: Birgün
Bir zamanlar Uzakdoğu’da
Kimi muğlaklıkları, rüyamsı sahneleri, fragmantal yapısıyla ve özlemle yanan âşıklarıyla karşımızda tipik bir Wong Kar-wai filmi var.
Orijinal adı: Yut Doi Jung Si Yönetmen: Kar-Wai Wong Oyuncular: Tony Leung Chiu Wai, Ziyi Zhang, Chen Chang Ülke: Çin, Hong Kong , Fransa
Wong Kar-wai’nin günümüzün en özgün ve en saygı duyulan yönetmenlerinden biri olduğu kesin. Onun filmlerini sığ ve yüzeysel bulanlar olması bu gerçeği değiştirmiyor. Wong Kar-wai 1956’da Şanghay’da doğmuş. Ama yönetmenin asıl memleketi, ailesiyle birlikte 1963’te göç ettiği Hong Kong. Hong Kong özel bir kent. Bir dönem Japon işgaline de giren kent 1997’ye kadar Britanya kolonisi olarak kalmış. Bu tarihte Çin’in egemenliğine geçmesine karşın, kentin özel statüsü ve görece özerkliği 2046 yılına kadar sürecek.
Hong Kong ve Hong Konglular
Hong Kong, sürekli bir değişim içinde olmuş. Yönetim biçimi ve yönetenler değişmiş, uluslararası bir finans merkezi oluşu çok hızlı bir kentsel dönüşüme yol açmış. Hong Konglular dünyanın en yüksek gelire, en uzun hayat beklentisine ve en yüksek IQ’suna sahip insanları. Ve en dar alanda yaşayan insanları da diyebiliriz çünkü nüfus yoğunluğu da çok yüksek. İşte kentin bütün bu özelliklerini, değişimi, geçiciliği, sıkışıklığı Wong Kar-wai’nin filmlerinde görmek mümkün. Wong’un filmlerinde, mesela “Aşk Zamanı” ve “Büyük Usta”da, tarihsel olaylara dair belgesel görüntülere rastlamak mümkündür. Filmler tarihi anlatmaz ama tarihten de kopuk değildir.
O insanlar, o dönemde, o coğrafyada yaşamışlardır ve yönetmen bunu bilmemizi ister. Thorsten Botz- Bornstein “Filmler ve Rüyalar” adlı kitabında söyle yazıyor: “Wong’un dünyası ne geleneksel Çin dünyasıdır ne de ‘globalleşmiş’ veya enternasyonal bir dünyadır; bizatihi ‘modern’ Asya’nın, globalleşmenin sonuçlarından sadece dolaylı bir şekilde faydalanan alt orta sınıf insanlarının dünyasıdır.” Bornstein, Wong’un filmlerinin Batı ve Doğu kültürlerinin bir karışımından ibaret olmadığını, Pan-Asya kültürü olarak ifade ettiği, Tayvan, Singapur, Japonya ve Kore gibi ülkelere özgü bir kültürü yansıttığını iddia ediyor. Bu kültürün çeşitli öğeleri var: kawaii ve manga gibi. Kawaii Japoncada “sevimli” anlamına gelen bir sözcük ve kiçin (kitsch’in) estetik ifadeleri için kullanılıyor. Sevimlilik çocuksuluk, tatlılık, masumiyet, saflık, yumuşaklık ve zayıflık olarak tanımlanıyor. Toplumsal yapıların bozulması ve tüketim kültürünün ruhsuzlaştırıcı etkisi gençliğin metalaşmış bir hayal âlemi yaratmasına yol açmıştır. Bornstein’a göre bu kültürel atmosferden etkilenen Wong Kar-wai da “üretken olmayan bir varoluşsal boşluğun belirlediği, tözden yoksun, dokunaklı yaşam tarzlarını özellikle nihilist ve tarafsız bir ‘dandylik” ile tasvir eder”. Wong’un filmlerinde gerçek bir ilişkiye girmeye cesareti olmayan kişinin birisiyle yakınlaşmaya çalışması tekrar tekrar karşımıza çıkan bir temadır. Vahşi Günler, Chungking Ekspres, Düşkün Melekler, Mutlu Beraberlik ve Aşk Zamanı’nın kahramanları kararsızlığa adeta saplantıyla yapışıp kalırlar. Gerçek bir hayat yaşayamayan karakterler tatlı dille çevrelerini kandırarak, metalaşmış bir rüyalar aleminde yaşarlar.
Yanlış zamanda aşk
Wong Kar-wai’nin filmlerinin kahramanları birbirlerine teğet geçerler, karşılaşmaları yanlış zamanlarda olur. Tıpkı “Vesikalı Yarim”in meşhur repliği “Çok eskiden rastlaşacaktık misali, Wong Kar-wai de “aşk bir zamanlama meselesidir” der. En ünlü filmi “Aşk Zamanı”nın kahramanları karşılaştıklarında başkalarıyla evlidirler. İlişkilerini hem kışkırtan hem de engelleyen bir durumdur bu. Bu noktada Wong’un son filmi “Büyük Usta”ya gelebiliriz. “Büyük Usta”da kelimenin tam anlamıyla birbirlerine teğet geçen bir kadınla bir erkek var ve erkek kadınla karşılaştığında evlidir. Erkeğin adı Ip Man ve Wong’un favori oyuncusu Tony Leung Chiu-wai tarafından canlandırılıyor. Ip Man gerçekten yaşamış efsanevi bir karakter. Hakkında bir dizi film zaten yapılmış durumda. Ip Man, Bruce Lee’yi de yetiştiren büyük bir kung-fu ustası. Sözü Wong Kar-wai’ye burakalım: “Onun hayatı Çin yakın tarihinin bir mikrokozmosu gibi. Qing hanedanı döneminde, cumhuriyetin başlangıç yıllarında, hükümetin kuzeyin savaş lordlarını yenilgiye uğrattığı dönemde Japonya’yla savaş yıllarında (II. Dünya Savaşı sırasında) ve nihayet Hong Kong’a kaçış döneminde (1045-49 arasındaki iç savaş sırasında) yaşadı. Eğer, bu arka planı yeterince vermezseniz yaşadığı zorlukları anlayamazsınız.
“Büyük Usta’nın ilk yarısı Ip Man’ın çocukluğundan, yetişkinliğe geçişine ve evliliğine uzanan bir dönemi konu alıyor. Ip Man, Kuzey Çin’in dövüş sanatı uzmanı Gong Yutian’la ustanın kendisini emekliye ayırmasından önce dövüşüyor. Fakat babasının yenilmesini hazmedemeyen kızı Gong Er (Zhang Ziyi) Ip Man’i kendisiyle dövüşmeve davet ediyor. Dövüşte Ip Man yenildiğini kabul ediyor ama bu dövüş Gong Er’le Ip Man arasında tıpkı Aşk Zamanı’nda olduğu gibi nihayete eremeyen bir aşkın da başlangıcı oluyor.
Kötü değil ama tekdüze
Zhang Ziyi gayet başarılı bir performans sunuyor. Dövüş sahnelerinde de, ikili ilişkiye dair sahnelerde de Ziyi dikkati üzerinde topluyor. Tony Leung ise her zamanki yoğunluğundan uzak bir performans sunuyor. Kötü değil ama tekdüze. Her Wong Kar-wai filminde olduğu gibi bu filmde de muhteşem renkler, kadrajlar ve kamera açılarından söz etmek mümkün. Her kare bir resim gibi ve görüntü yönetmenleri Philippe Le Sourd ve Song Xiaofei’nin, Wong’un eski görüntü yönetmeni Christoph Doyle’u aratmadığını söyleyebiliriz. Büyük Usta’nın Wong Kar-wai’nin ticari açıdan en başarılı filmi olmasına şaşmamak gerek çünkü film Wong’un eski filmlerine göre daha lineer ve daha net bir anlatıma sahip. Dövüş sahneleri de Zamanın Külleri’ndeki gibi soyut resim tadında değil, açık ve olabildiğince net. Yine de kimi muğlaklıkları, rüyamsı sahneleri, fragmantal yapısıyla ve özlemle yanan âşıklarıyla karşımızda tipik bir Wong Kar-wai filmi var.