TARİH:  17 Eylül 2004

GAZETE/DERGİ: Birgün

Paris’te bir sufi

İBRAHİM BEY VE KURAN’IN ÇİÇEKLERİ; MONSIEUR IBRAHİM ET LES FLEURS DU CORAN; Yönetmen: François Dupeyron; Oyuncular: Omar Sharif, Pierre Boulanger, Gilbert Melki; Türü: Dram; Ülke: Fransa 2003 

İbrahim Bey ve Kuran’ın Çiçekleri yaşlı bir Türk bakkalla, Yahudi bir delikanlının Paris ve Türkiye’de geçen öyküsünü anlatıyor. İbrahim Bey (Ömer Şerif), Paris’in yoksul mahallelerinden birinde küçük bir dükkan işletir. İbrahim Bey duldur ve Türk olmasına rağmen uzun saatler çalıştığı için çevrede “Arap” diye tanınır. Momo (Pierre Boulanger) ise babasıyla yaşayan bir Yahudi gençtir. Annesi evi Momo daha çok küçükken terk etmiştir. Momo babasından hiç sevgi görmez ama neyse ki oturduğu sokak altın kalpli hayat kadınlarının (klişe!) mekanıdır. Momo da duygusal eğitimini, cimri (bir Yahudilik klişesi!) babasından tırtıkladığı paralarla fahişelerin elinde gerçekleştirir. İbrahim Bey de Momo’ya her açıdan destek olur. Ama bir gün babası da Momo’yu terk eder, sonra da ölüm haberi gelir. Momo’nun annesi oğlunu bulmak için geri döner ama Momo annesinden gerçek kimliğini gizler. Eve gelen annesine kendisini başka biri olarak tanıtır ve Momo’nun gittiğini söyler. Annesi de herhalde oğlunu bulmaya çok hevesli değildir ki başka kimseye Momo’yu sorma dan mahalleden ayrılır. 

İbrahim Bey Momo’yu evlat edinir. Kırmızı bir spor araba satın alır, araba kullanmasını bilmemesine rağmen ve Türkiye’ye yola çıkarlar. Şiş kebap ve lokum kadar klişeleşmiş Kapadokya ve Mevlevi şov grupları eşliğinde (parayı bastıran herkese dans eden bu Mevlevilere kim dur diyecek?) Türkiye’yi de gezerler biraz. 

İbrahim Bey bu arada sufidir ve bilgece laflar edip durur. Bütün bilgeliğini borçlu olduğunu söylediği Kuran’ını da sonunda Momo’ya miras bırakacaktır. Müslüman nüfusuyla ciddi bir sorun yaşayan Fransa’da, İslama ve Kuran’a böylesine olumlu bakan bir film yapılması hoş. Hele 11 Eylül’den sonra böyle yaklaşımlar daha da anlamlı. Ama gelin görün ki film hiç inandırıcı değil. Karakterlerle de pek özdeşleşilemiyor açıkçası. O çok göklere çıkarılan Ömer Şerif’in oyunculuğu da bizce başarılı değil. Belki rolün inandırıcı olmamasından, her an bir pedofille karşılaşma beklentisi içinde seyrettim filmi. Belki de filmin geçtiği dönemin (60’lar) masumiyetinin çoktan yittiğindendir. İbrahim Bey’in sufi bilgelikleri ise tasavvuf hakkında aydınlatıcı olmaktan uzak, beylik hayat derslerinden ibaret. Bir de tabii Kuran’dan sadece kurumuş çiçeklerin çıkmadığını gayet iyi biliyoruz. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com