TARİH:  20 Nisan 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün

Klon melankolisi

İnsanlarIn klonlarının oluşturulması ve bunların yedek parça (organ) deposu işlevi görmeleri sinema için yeni değil. ‘Beni Asla Bırakma’ böyle bir konuya sahip. II. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’de klonlar üretilmiş ve bunlar özel eğitim kurumlarında beyinleri yıkanarak yetiştirilmişler. Bu çocuklar 20’li yaşlarına gelince, asıllarına organlarını bağışlamaya başlıyor ve genellikle üçüncü bağıştan sonra da genç yaşta ölüyorlar. Film bu gençlerden bir grubu anlatıyor. Gençler makus talihlerine asla isyan etmiyorlar. ‘Beni Asla Bırakma’ bize konusunun ima ettiği şeylerin hiçbirisini anlatmıyor. Sınıfsal eşitsizlikler, insan hayatının değersizleştirilmesi, hükümetlerin beyin yıkama ve kitleleri manipüle etme yöntemleri… Bütün bunlardan söz etmek zorunda olan bir konuyu alıp tamamen ‘ölümlülük’ bilinciyle yaşamak gibi fazla genel ve muğlak bir alana çekmek filmin ve muhtemelen ona kaynaklık eden kitabın temel zaafı. Sonuçta ortaya baştan sona aynı tonda giden, iç sıkıcı bir film çıkmış.

Öleceğimizi bilerek yaşıyoruz hepimiz ama bu gerçek üzerine düşünmemiz için farklı bir film yapmak gerekirdi. ‘Torino At’ı da benzer bir şekilde kıyameti bekliyordu. Ama hiç olmazsa onda az buçuk sosyal bir eleştiri vardı. Bunda o da yok.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com