TARİH:  6 Ağustos 2004

GAZETE/DERGİ: Birgün

GOING ON 30; Yönetmen: Gary Winick; Oyuncular: Jennifer Garner, Mark Ruffalo, Judy Greer; Türü: Romantik-Komedi-Dram; Ülke: ABD 2004 

Talking Heads’in “Remain in Light” adlı albümünde “Once in A Lifetime” diye bir şarkı vardır. Bu şarkının bazı dizeleri şöyledir: “Ve kendini güzel bir evde, güzel bir eşle bulabilirsin/ Ve kendine “Nasıl bu hale geldim?” diye sorabilirsin/(…./ Ve kendi kendine “TANRIM!… BEN NE HALT ETTİM?” diyebilirsin. 

“Keşke 30 Olsam”ın yazarları (Josh Goldsmith ve Cathy Yuspa) büyük ihtimalle bu şarkıdan esinlenmişler. Çünkü filmin kahramanı tam da şarkının kahramanının yaşadığı bir şaşkınlık yaşıyor. 13 yaşındaki Jenna (Jennif Garner) kendisini, birden tanımadığı bir evde, tanımadığı bir adamla birlikte buluyor. Üstelik artık 30 yaşındadır ve aradan geçen 17 yıl hakkında bir fikri de yoktur. Talking Heads’in sözünü ettiğim şarkısına işaret eden bir ipucu daha var filmde. Jenna, artık her gençlik filminde karşımıza çıkan tiki kızlar çetesine üye olmak için can atan, kendi halinde bir yeniyetmeyken evinde bir doğum günü partisi düzenler. Kendisine aşık olan ama Jenna’nın değer vermediği Matt (büyük halini Mark Ruffalo oynuyor) partide Talking Heads’in “Burning Down the House” adlı şarkısını çalar. Tabii, 13 yaşındaki tiki kızlara hitap edecek bir şarkı değildir bu ve Matt tek başına dans eder. Bu partide popülerleşme hayallerini yitiren, dalga geçilen ve aşık olduğu çocuktan ilgi görmeyen Jenna “ah, keşke 30 yaşında, çekici bir kadın olsam” der ve hooop! 30 yaşında buluverir kendini. Başarılı bir iş kadınıdır. “Poise” adlı kadın dergisinin başındadır ve memeleri avuç dolduracak hale gelmiştir. Her şey 13 yaşında hayal ettiği gibidir. Ama Jenna’nın vücudundaki ve kariyerindeki gelişmeye aklı ve ruhu yetişememiştir. O hâlâ 13 yasındaki bir kız çocuğudur bir yandan da. ŞarkıcıEminem’den söz edilince, M&M (aynen eminem okunuyor) draje çikolatalarını anlar. Yine de her nasılsa kimse onun aslında 13 yaşında olduğunu anlamaz. Hatta dergide yine her nasılsa dahiyane bulunan değişiklikler tasarlar. Tek sorun, bir zamanlar kendisine aşık olan Matt’in yokluğudur. Matt iyi bir fotoğrafçı olmuştur zaman içinde ve Jenna’dan çok farklı değerlere sahiptir. Bakalım Jenna, Matt’i geri kazanabilecek midir? Jenna’nın başarılı iş kadınıyla, Matt’in marjinal sanatçısı aradaki uçurumu kapatabilecek midir? 

“Keşke 30 Olsam”ın derin analizler yapmak gibi bir kaygısı yok. Sonuçta eğlendirme amaçlı, hafif bir film. Bazı espriler de gerçekten iyi ama ne yazık ki yeterince çok değiller. Benzer temaları işleyen Tom Hanks’li “Big” gibi daha iyi filmler yapılmıştı. Filmin kariyer dünyasının değerleri karşısında Matt gibi görece aykırı bir tipin değerlerinden yana tavır alması kayda değer. Bir de bu role Matt Ruffalo’nun seçimi de çok isabetli olmuş. Jennifer Garner için ise aynı şeyleri söylemek güç, film boyunca Julia Roberts’ın kötü bir taklidi gibiydi. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com