TARİH:  12 Kasım 2016
GAZETE/DERGİ: Birgün

“Bir süredir hayatımızda Denis Villeneuve diye Kanadalı bir yönetmen var. Kendisi iddialı, sanat sineması ile ticari sinema arasında konumlanan bir yerde filmler yapıyor. Kimlik meseleleri, modern Oedipus hikâyeleri ve adalet ele aldığı temalardan bazıları. Ama Villeneuve’ün filmlerinde bu temaları taşıyacak bir ağırlık yok. Bir derdi var mı belli değil. Yönetmen neyi hedefliyor, anlamak güç. Sıkı yumruk atıyor ama boşluğa.”

Bu paragraf Villeneuve’ün geçen yıl vizyona giren “Sicario” adlı filmi için yazdığı yazının ilk paragrafıydı. Villeneuve cephesinde işler pek ilerlemiyor doğrusu. “Arrival: Geliş” için de “Sicario” için söylediklerimi söyleyebilirim.

Filmi analiz etmek, bizi ters köşeye yatırmaya çalıştığı ve bir sürpriz içerdiği için zor. Uzaylılar geliyor ve bir kadın kızını kaybettiği için acı çekiyor. Bu kadın aynı zamanda, uzaylılarla iletişim kurmak için seçilen ekipte yer alıyor. Bir dilbilimci filan değil, iyi bir simültane tercüman. Film Amerikan sinemasının zorunlu Çin karşıtı mesajlarından içermesine rağmen, diyalogun iyi bir şey olduğunu, Çinlilerin bile annelerini hatırlayınca barışçı olabileceklerini söyleyerek iyi bir halt ettiğini sanıyor. Filmin tek mesajı bu da değil. Film bir de şunu söylüyor: Yolculuğun sonu ne kadar kötü bitecek olursa olsun, asıl mühim olan gitmektir! Sonunda acı ve ölüm var diye yaşamaktan vaz geçmeyin!

İyi şeyler bunlar tabii. Yalnız bu dersleri çok daha usturuplu veren başka filmler var. Mesela “Sil Baştan” (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) ne kadar da güzel anlatır hayatın her şeye rağmen yaşamaya değer olduğunu. Ve bunu anlatırken konudan sapmaz, abuk sabuk uzaylıları devreye sokmaz. Mesaj ilmek ilmek dokunur, tepeden kafamıza düşmez.

Bir bacağı eksik iri ahtapotlara benzeyen uzaylılar ise Villeneuve’ün fantezi yoksunluğuna iyi bir örnek. Şu ahtapotlar olmayaymış, bilim kurgu filmleri fena halde zorlanırmış. Neyse ki genellikle kötü adam rolüne çıkan ahtapotlar bu kez hak ettikleri role kavuşmuşlar. Esas erkek olmasalar da sevimli bir ikili oluşturmuşlar.
Villeneuve, kısacası yine Villeneuve’lüğünü yapmış. İddialı ama boş bir film kısacası “Arrival: Geliş”.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com