TARİH: 1 Mart 2014
GAZETE/DERGİ: Birgün
Amerika’da işlevsiz bir aile
Filmde tek ahlaklı karakter, evin Kızılderili hizmetçisi. Film, bu sınıfsal duruma işaret etse keşke ama filmin öyle bir perspektifi yok. Yerliler de bir avuç kaldığına göre, geçmiş olsun demekten başka çaremiz yok.
Orijinal adı: August: Osage County Yönetmen:John Wells Oyuncular: Meryl Streep, Julia Roberts, Chris Cooper, Ewan McGregor, Margo Martindale, Sam Shepard, Dermot Mulroney, Julianne Nicholson, Juliette Lewis, Abigail Breslin
Bazı filmler sanki başrol oyuncularına Oscar kazandırmak için çekilmiş izlenimi verir. O oyuncu Oscar’ı alır ya da alamaz başka mesele. Fakat rol sanki “Oscar, Oscar” diye bağırır. Charlize Theron’un “Monster”daki rolü, Daniel Day Lewis’in “Sol Ayağım” ve “Kan Dökülecek”teki rolleri, Dustin Hoffman’ın “Yağmur Adam”daki rolü, başrol oyuncusunun 20 kilo verip, 15 kilo aldığı bütün roller vs bu tarzın tipik örnekleridir.
Oscar için biçilmiş kaftan
Meryl Streep’in “Aile Sırları’nda canlandırdığı Violet rolü Oscar için biçilmiş kaftan. Hap atan, kafası genellikle kıyak dolaşan, zincirleme sigara içen, ağız kanseri (gerçek) ve ağız ishali (mecaz) olan, kötü ama aynı zamanda trajik bir karakter Violet. İntihar eden kocasının ardından 3 kızı, onların kocaları/sevgilileri ve torunuyla bir araya gelen Violet bütün zehrini kusmadan rahat edemeyecek gibi görünen tiplerden. Ama Violet annesi tarafından kalbi acımasızca kırılmış, yoksulluk içinde büyümüş bir kız çocuğu da aynı zamanda. Violet öyle her gün karşılaşılacak tiplerden değil. Ona dair her şey mübalağalı ve Streep de bu mübalağanın hakkını vermek için elinden geleni yapıyor. Ama bir süre sonra insan yoruluyor bu hastalıklı cadıyı seyretmekten. Zaten kendisine empati duymamıza da fırsat vermiyor.
İnandırıcı olmayan şeyler var
Streep’in oyununda fazla gelen şey filmin tümünde de bir şekilde var. Pulitzer ödüllü bir Tracy Letts oyunundan yazar tarafından uyarlanmış senaryoda inandırıcı olmayan bir şeyler var. Sanki acemi bir yazara bir mikrokosmos yarat demişler, o da akına gelen her tipten oyununa birer adet koymuş gibi. Bir tutam da Eugene Neill ve Tenessee Williams gibi büyük oyun yazarlarından esinti serpiştirince karşımıza “Aile Sırları” çıkmış sanki.
Filmin parçaları tek tek iyiyken, bir araya geldiklerinde inandırıcılıklarını yitiriyorlar. Daha doğrusu tam anlamıyla bir araya gelemiyorlar. Juliette Lewis’le, Julia Roberts, Julia Roberts’la Meryll Streep bırakın aynı ailenin fertleri olmayı sanki ayrı filmlerin insanları gibiler. Ya da 7 cüceler gibi adlandırılabilecek karakterler geçidindeyiz sanki: Ezik Hanım, Kaltak Hanım, Görece Düzgün Hanım, Cadı Anne, Ezik Kuzen, Bırakınız Geçsinler Teyze, Alkolik ve Tacizci Baba, Pedofil Damat Adayı vs, vs. İşlevsiz aile tablosunun kendisinde de bir işlevsizlik var.
Peki, bütün bu işlevsiz aile tablosundan Derin Amerika’ya dair ne anlıyoruz? Beyazlar, Amerikan Yerlileri’ne kıymasalarmış iyi olurmuş çünkü filmdeki tek ahlaklı karakter evin Kızılderili hizmetçisi. Bu sınıfsal bir duruma işaret etse keşke ama filmin öyle bir perspektifi yok. Yerliler de bir avuç kaldığına göre, geçmiş olsun demekten başka çaremiz yok.