TARİH: 2 Eylül 2005
GAZETE/DERGİ: Birgün
“Dış dünya yaşanası değil’
Yönetmenliğini Michael Bay’ın yaptığı ‘Ada’ bugün vizyona giriyor. Filmde kapalı dev bir mekânda yaşamakta olan insanlara göre, dış dünya yaşanılmayacak kadar kirlenmiştir
Orijinal adı: The Island Yönetmen: Michael Bay Oyuncular: Ewan McGregor Scarlett Johansson (Jordan Two Della), Sean Bean Djimon Hounsou Türü: Bilimkurgu – Macera Ülke: ABD
Bazı sırlarını açık etmeden “Ada” üzerine yazmak zor. Bu yüzden isterseniz bu yazıyı filmi seyrettikten sonra okuyun. Yıl 2019, insanlar kapalı dev bir mekanda yaşamaktalar. Onlara söylenildiğine göre, dış dünya yaşanılmayacak derecede kirlenmiş. Sadece tek bir ada var hala temiz olan ve her gece yapılan çekilişte bir talihli bu adaya gitmeye şans kazanıyor. Bazılarına şans yıllarca gülmüyor, bazıları ise kısa sürede adaya gitme şansını elde ediyor. Adaya gidenler nesillerini sürdürme olanağına da kavuşuyor söylendiğine göre (filmin saçma unsurlarından biri “hamile” bir kadının tesiste bulunması; üreme adada oluyorsa bu kadın nasıl orada sorusunu kimse sormuyor). Ama Lincoln Six Echo (Ewan McGregor) diğerlerinden farklı biri, fazlaca meraklı ve kuşkucu. Bir gün hayat olmadığı iddia edilen dışarıdan içeriye girmiş bir kelebeği görüp peşine takılınca, hayatın gerçekleriyle yüz yüze gelir. Çekilişte kazananlar adaya falan gitmemektedirler, aksine öldürülmektedirler. Çünkü onlar zenginler için yedek parça kaynağı olarak üretilmiş klonlardır. Asılları böbrek, karaciğer veya kalp gibi bir organa ya da bir bebeğe sahip olmak istiyorlarsa klonlarını kullanmaktadırlar. Çekilişte kazanmak ise organ verme zamanının geldiği demektir. Lincoln Six Echo elbette bu durumu kabullenmeyecek ve Jordan Two Delta’yı (Scarlett Johansson) yanına alarak aslını bulmaya çalışacaktır. Aslında filmin konusu ciddi bir toplumsal eleştiriye kapı açtığı gibi, insan olmanın anlamı üzerine felsefe yapmaya da imkan tanıyor. Yedek parça olarak insan üretimi çok da hayali bir şey değil; üçüncü dünyanın yoksulları arasında böbreğini satarak yaşayan çok insan var. Ya da daha derine inip varlığımızın kapitalizm tarafından yedek parça olmaya indirgendiğini filan söyleyebiliriz. Ama yönetmen Michael Bay bunu yapacak son kişi, çünkü o tam da sistemin adamı. Dolayısıyla filmde birçok ürünün reklamın (“ürün yerleştirme” denilen biçimde) görebilir ve bir tüketiciye indirgendiğinizi hüzünle fark edebilirsiniz. Nihayetinde bütün bu açılan kapılar uzun kaçma kovalamaca (en iyisi bile beni sıkar) sahnelerine yer açmak üzere kapatılır. Hoş, Bay bu kapılardan içeri girmeye kalksa söyleyecek bir şey bulamazdı zaten.