TARİH: 15 Şubat 2014
GAZETE/DERGİ: Birgün
Herkes kendi dünyasında
Aşk
‘Aşk’ta insanlar müthiş yalnızlar. Hala dostluklar ya da sevgililikler var tabii, ama sokaklar tek başına insanlarla dolu…
Orijinal adı: Her Yönetmen: Spike Jonze Oyuncular: Joaquin Phoenix, Amy Adams, Rooney Mara Ülke: ABD
Aşk (“her”) sanki yakın bir gelecekte geçiyor ama filmdeki her şey o kadar çok bugünü anlatıyor ki… Filmin dünyasında insanlar birbirlerine mektup yazmıyorlar ama bu işi üstlenen şirketler var. Profesyonel mektup yazıcıları sizin adınıza el yazısı (aslında bilgisayar yazısı) mektuplar yazıp, sevdiklerinize gönderiyorlar. Bu aslında gelecekte olabilecek bir fantezi değil, bugün örneğin Japonya’da daha garibi yaşanıyor. Danimarkalı belgeselci Kaspar Astrup Schröder’in “Bir Aile Kirala A.Ş.” (Rent A Family Inc.) adlı filminde, ihtiyacı olanlara “aile” kiralayan Japon bir işadamı ve onun şirketinin faaliyetleri anlatılıyor. Mesela evleneceksiniz ve kimi kimsesi olmayan biri gibi gözükmek istemiyorsunuz. Şirket size, amcalar, halalar, teyzeler, dayılar kısaca ne isterseniz buluyor. Onlar şık kıyafetler içinde geliyor ve törende sizin aileniz rolünü oynuyor. Ya da yaşlı ve emekli bir çiftsiniz, çocuklarınızı ve torununuzu özlüyorsunuz ama onlar bir türlü işlerinden başlarını kaldırıp gelemiyorlar. Ne gam! Bir aile kiralıyorsunuz, geliyorlar, halinizi hatırınızı soruyorlar, yemeğe kalıyorlar, siz de torun özleminizi gideriyorsunuz. (Filmin bir- fragmanını şu adresten izleyebilirsiniz: işi https://www.youtube.com/watch?v=da k- ROyWHleUs).
Muhafazakâr söylemler…
Modern kapitalist dünya bütün muhafazakâr söylemine rağmen, kuşakları birbirinden koparıyor ya da tam da kuşakları ve insanları birbirinden kopardığı için muhafazakâr bir söylem tutturuyor.
“Aşk”ta insanlar müthiş yalnızlar. Hâlâ dostluklar ya da sevgililikler var tabii, ama sokaklar tek başına insanlarla dolu. Filmde iki evlilik var, ikisi de ayrılmayla sonuçlanıyor. Filmin kahramanı Theodore’un (Joaquin Phoenix) adı “tanrının lütfu, tanrının hediyesi” anlamına geliyor ama o daha çok “tanrının yalnız kulu” adına layık, bu anlama gelen bir isim olsaydı. Başkaları için içli mektuplar yazarken, kendisi kesif bir melankoli içinde tek başına yaşıyor. Yazdığı mektuplar o kadar yoğun duygular içeriyor ki, işteki müdürü ona övgü olarak “sen hem kadın hem de erkeksin” diyor.
İdeal bir ilişki yanılgısı
Filmin asıl eksenini Theo’nun Samanthayla (Scarlett Johansson seslendiriyor) aşkı oluşturuyor. Samantha bir işletim sistemi, program, gerçek bir kadın değil. Samantha, evrimleşebilen, değişebilen bir program ama. Gerçek kadınlarla frekans tutturamayan, karısından boşanan, yeni biriyle de yakınlaşamayan Theo, idealindeki ilişkiyi bulduğunu sanıyor. Ama herkes kendi dünyasında, kendisini gerçekleştirebilir: Programlar www’de (wor ld wide web), insanlar gerçek hayatta.
Çözüm gerçek ilişkide!
“Aşk toplumsal olarak kabul gören bir delilik halidir”. Bu cümle Theo’nun hayattaki tek gerçek arkadaşı Amy’ye (Amy Adams) ait. Ama eninde sonunda aşkın bir arzu nesnesine ihtiyacı var. Delilik kafada yaşansa da onu somut bir varlığın tetiklemesi gerekiyor. Filmin söyledikleri aslında sonuçta bir cümleye sığıyor. Modern insanlar yalnızlar, cep telefonlarıyla aşk yaşıyorlar ama çözüm gerçek ilişkilerde. Bu çok cesur ve müthiş yaratıcı bir cümle değil. Filmin baştan sona süren melankolik tonu bir süre sonra sıkıcı bir hal alıyor. Phoenix’in ve Adams’ın çok iyi oyunculukları, Johansson’un sesiyle mucizeler yaratması ve neredeyse bizi de kendisine aşık etmesi yetmiyor. Theo’nun ayrıldığı karısıyla (Rooney Mara) neler yaşadığını anlamıyoruz, Theo’nun hüznüne ortak olamıyoruz. Theo filmin başlarında programın kişiselleştirilmesi için annesinin ilgisizliğini bilgisayara anlatmaya başlıyor ama bilgisayar Theo’nun lafını yarıda kesiyor. “Aşk” baştan sona öyle, yarıda kesilmiş laflarla dolu. Theo bir gece bir kızla çıkar, bir anda flört kabusa döner, Theo’ya Samantha bir kız ayarlar, bir anda gece trajediye döner, Amy’yle kocasını ilk gördüğümüzde bunlar nasıl bir araya gelmişler ki dememize kalmadan ayrılırlar vs.
“Aşk” düşündürücü olmaya çalışıyor ama içi yeterince dolu değil. Ama düzgün bir film, iyi oynanmış, iyi çekilmiş…